küçük resimden çıkıp biraz büyük planı görmeye çalışırsanız, g.saray’ın bugün geldiği noktanın sürpriz olmadığı ortada: 3 yıla 6 teknik direktör, yüz küsür futbolcu sıkıştırılmış; florya’ya kimin neden geldiği, nasıl çıktığı anlaşılmaz olmuş. her yıl özellikle yabancı kontenjanının neredeyse tümünü yenileyen galatasaray, nihayet kendi oyuncu kadrosuna yabancı bir kulübe dönüşmüş. şimdi üç yılda dibe vurdurulmuş bu takımın, hagi tarafından üç günde temize çıkarılması bekleniyor.
hagi de bu “üç gün baskısı” nedeniyle panik içinde birtakım garip hamleler yapıyor, bir maç sonrası sakız çiğnedi diye misimoviç’i kadro dışı bırakıyor; bir başkasından sonra bütün faturayı tek bir zavallı kiralık oyuncuya kesiyor. rijkaard’ın geçtiği yollardan bir kez daha geçiyor, denenmiş ve yetersizliği kanıtlanmış bazı yerlileri bir tur daha deniyor; bu arada galatasaray, tarihinin en kötü dönemine doğru sürükleniyor.
ama bu tarz dibe vuruşların aslında birer fırsat olduğunu da düşünmek gerek. liderin 19, avrupa kupaları sınırının 9 puan gerisine düşmüş g.saray için ikinci devrede başarı baskısının belki de en düşük olduğu dönem yaşanacak. aynen geçen sezon ortasındaki trabzonspor gibi… takımı zirvenin bir hayli gerisine düşmüş şenol güneş, puan kaybına kredisi olduğu için dilediği radikal değişiklikleri yapabilmiş, takıma genç oyuncuları monte edebilmiş, sekiz ayı 2010-11 hazırlık dönemine ayırabilmişti.
şimdi hagi’nin 2011-12 için önünde 8 aylık bir hazırlık dönemi söz konusu. galatasaray’ın lider a2 takımından bir-iki anıl daha bulabilme, orta sahada sağa-sola değil, ileri-geri oynayan adamlar hayali kurabilme fırsatı var. hagi, güneş’e bakarsa ışığı görecek. ama maksat yine kısa vadeyi kurtarmak olursa “10”un kaderi de muhtemelen kalli, güler, skibbe, korkmaz ya da rijkaard’dan farklı gelişmeyecek.
satır başlarıyla galatasaray en iyi transfer pablo pino bu ödülü alması için sakız çiğnememesi ve kiralık olmaması yetti. yine de hagi’nin gelişi ve santrfor pozisyonuna geçişi sonrası yaptığı çıkışın hakkını teslim etmek lazım.
ilk yarının yıldızı lucas neill avustralyalı savunma oyuncusu, bu kadar kötü içinde ilk yarının tümünde iyi kalabilmeyi başaran tek isim oldu. hagi, oyun görüşünden daha fazla faydalanabilmek için onu son maçlarda orta sahada da denedi.
en çok düşen servet çetin düşüşü sadece sportif performansıyla değil, sosyal değerleriyle de ilgili. arkadaşınıza, hocanıza, dünyaya böyle olumsuz bir elektrik yayarsanız, o enerjiden kendi payınıza düşeni de alıyorsunuz.
en çok yükseliş gösteren anıl dilaver galatasaray’da her şey düşüp, hiçbir şey yükselmeyince anıl’a bu sayfaya girmek için tek maç yetti! konya’da kuvvetli ve diri gözüken anıl, ikinci yarıda çok maç oynamaya aday.
en kötü transfer serdar özkan kimsenin görmediği bir yerlerde arda’ya çalım atmayı öğrettiği iddia ediliyor! fakat arda’ya öğrettiklerini neden kendisinin öğrenemediği konusunda henüz resmi bir açıklama yok.
anahtar sayı 4 maç ligde hagi’yle 9 müsabakaya çıkan g.saray’ın gol atabildiği maç sayısı sadece 4… galiba gol atmak için herkesin topun arkasına geçmesi yetmiyor, birilerinin de topun önüne geçmesi gerek!