imran ayata'nın takımdan ayrı düz koşu kitabında yer alan "platonik bir aşk - almanya'da galatasaraylı olmak" başlıklı yazısından;
biraz ofsayt kaçabilir ama yine de sol açığı kaçırmaya çalışalım: kahvede maç izlemek biraz da almanya'da anadolu erkeklik alemini yaşatmakla ilgili. bu alemin nasıl mahvedilebileceğini yıllar önce, istanbul'dan ziyarete gelen arkadaşım nilüfer'le bizim ali sami yen'imiz olan sabri abi'nin kahvesinde maç seyrederken görmüştüm. galatasaray avrupa kupa galipleri kupası'nda moldova'dan constructol ile oynuyordu ve nilüfer bu karşılaşmayı kesinlikle kaçırmak istemiyordu. bir galatasaray taraftarı olarak onun için, istanbul'da ya evinde ya da çay bahçesi gibi bir yerde hep izlemeye alışık olduğu bu maçları seyretmek gayet normaldi. bunu elbette halledeceğimize söz verdim ama çok geçmeden farkettim biraz yukarıdan attığımı. cine-5 decoder'i olan hiçbir tanıdığım yoktu. tek seçenek, maçı kahvede seyretmekti. gün boyu kıvrandıktan sonra nihayet sabri abi'yi aradım. çarşamba maçı seyretmeye gelmek istediğimi söyledim. o gayet cool bir şekilde, "hep geliyorsun zaten, acemi" dedi. "evet, tabii" dedim, "ama bu sefer bir kız arkadaşımı getirmek istiyorum." hiç dert etmedi, "tamam" dedi. bu duruma sevinmeli miydim, doğrusu emin değildim. nilüfer'in bütün bunlardan hiç haberi olmadı, maç günü gayet sakin bir şekilde geldi kahvehaneye. ben ise hiç sakin olduğumu iddia edemeyeceğim. kahvedeki adamlar ve delikanlılar da ortamlarına bir kadın girdiği zaman nasıl davranacaklarını tam olarak kestiremiyorlardı. çoğu için cehennemi bir durumdu. birincisi, maç son derece sıkıcı olduğu için, ikincisi kahvedeki ağızlardan kaba bir laf kaçırmayalım diye doksan dakika boyunca kendilerini kastıkları için. mekanda neşesi yerinde olan, bir tek, takımının tur atlamasına sevinen nilüfer'di. ağır laflardan yana hiç de cimri değildi nilüfer, consctructol oyuncularına ve hakeme küfredip durdu. yine de diğer herkes ufacık olmuş oturuyorlardı, olup biteni anlayamadan birkaç hafta sonra birkaçı sinirli sinirli sordular bana: "acemi, kimdi o?"