bu yaşta nerede o eski deliksiz, gamsız uykular. her gece yatağa gittiğinizde sanki kafanızdan bir türlü kovamadığınız aşırı vazifeşinas ukala bir muhasebeci oturup, günün muhasebesini yapar da yapar... hele şu milano dönüşü büsbütün bir hal oldu uykularıma. elektriği söndürüp gözlerimi yumunca kafamın içinde binlerce mumluk projektörler yanıveriyor. bunlar san siro'nun dev projektörleri. stadın muhterem tribünlerini aydınlatıyorlar. sahada gururla, güvenle, istihza ile top koşturan kırmızı - siyahlı futbolcuları aydınlatıyorlar. sırtlarındaki numaralar da, davranışları gibi bambaşka onların. beşin, sekizin, dokuzun yanlarında sanki yığınla sıfırlar var. milyonlar takımı bu... o dev projektörler, o muhteşem tribünler ve o milyonluk formalar âdeta eziyor beni... küçülüyor, küçülüyor, çimlerin dibine giriyorum. oradan beni nasıl olsa çiğneyecek sağlam kudretli kramponlara bakarak, utanarak, üzülerek sesleniyorum: «bu utanç hakkımız mı bizim?»