ilk yarıda başabaş oynayan g. saraylılar ikinci devrede paniğe kapılıp çöktüler
2. devrede çözülmeyen tek adam suat'tı
necmi tanyolaç milano'dan bildiriyor
milan dün gece kendi sahası san siro'da avrupa kupasındaki son sözü söyledi ve galatasaray'ı hezimete uğratarak kupadan eledi.
esasen, italya şampiyonu istanbul'daki maçı 3-1 kazanmakla büyük bir engeli aşmış ve yolun yarısından fazlasını katetmişti.
fazla bir gayret değil, biraz fırsatlardan faydalanış milan'ı yarı finalistler arasına sokmağa kafi gelmişti.
hava güzel, san siro stadı yemyeşildi. kalabalık, bu muhteşem stad için mütevazi sayılabilecek kadardı. ve iddiaları hilafına italya şampiyonu, maça gayret ciddi bir tempo ile başladı. «altın çocuk» rivera'nın yerine giren pivatelli, 12 nci dakikada turgay'a sert bir şutla mağlûp etmişti.
bu gol, galatasaray için her şeyin bittiğini ilan den bir «çan» oldu. sarı - kırmızılılar zorlu rakiplerine tam 22 dakika kala tuttular. fakat kontrataklar, fizik ve teknik üstünlüğü şüphe götürmeyen milan'ın vurucu darbeleri, galatasaray'ın bu andan itibaren çökmesine sebep olacaktı.
hele 44. dakikada hakem stoll'un altafini'nin bir faulü, ters btr şekilde galatasaray aleyhine verişi ve pivatelli'nin 23 pastan attığı sert frikik iplerin kopmasına sebep oldu.
halbuki 4 üncü dakikada tarık'a yapılan bir faulü metinin bomba gibi kaleye havale edişi, iyi bir gününde olmayan ghezzi'yi mağlûp edebilirdi. 10 ncu dakikada keza metin'in kafa şutu, ihtiyar kalecinin yumruğu ile kornere çıkıoyrdu. 15 inci dakikada metin'in frikiği, bir forvetten ziyade bir haf gibi ileri - geri oynayan sani tarafından kalenin içerisinden çıkarıldı.
bu fırsatlardan bir tanesi bile golle neticelenmiş olsaydı... belki de... biz bu belki de cümlesini, sarı - kırmızılılar san siro'dan bir beraberlikle ayrılırdı manasında değil, bu derece büyük hezimete uğramazdı anlamında kullanıyoruz.
tekrar edelim, aynen istanbul'da olduğu gibi milan, fizik ve teknik üstünlüğü ile galatasaray'ı ezdi. ikinci yarıdaki bariz hakimiyet ve üstüste sıralanan goller, sarı - kırmızılıların fizik kifayetsizliğini ortaya koyarken, milan'ın futbol sanayiinde fersah fersah ilerde bir ekip olduğu hakikatini de gözler önüne seriyordu
51. dakikada candemir'in, barison'ın topu teslim edişi, bir müdafaa oyuncusu için affedilemeyecck bir hata idi. avrupa'nın rüzgar açıklarından biri olan barison, topu kıvrak bir hareketle kapacak ve yaptığı ortayı altafini, bomba gibi bir şutla filelere gönderecekti. artık, her şey galatasaray için bitmişti. bologna hezimetin bir tekrarı da şimdi, san siro da cereyan ediyordu
altafini denilen kurt
nitekim, ilerleyen dakikalar bu korkumuzun doğru olduğunu açıkça ortaya koydu. ergun'un dünya karmasına seçilen altafini'yi ikide bir elinden kaçırışı, candemir'in barison karşısında tutunamayışı, turgay'ın mütereddit hali ve galatasaray forvetinin ilerde kalıp, geriye yardım edemeyişi bir anda farkı beşe yükseltiverdi.
68 inci dakikada bir hatâ ve dördüncü gol. bu defa da sağaçığa kayan barison, galatasaray kalesine yüklenecek ve yaptığı ortaya ilk devrede başarılı bir oyun çıkaran ergun ıska geçecekti. altafini gibi kurt bir futbolcu için bu büyük hâtayı affetmek imkansızdı. nitekim, son haftalarda üzerine büyük şimşekler toplayan bu futbolcunun bir kafa darbesi, top filelerde. turgay bu gole ne yapabilirdi? kocaman bir hiç demek icap edecek. zira altafini'yi burnunun dibine kadar sokan arkadaşları ne yapabilmişlerdi ki?..
sarı - kırmızılıların kopan müdafaa zinciri, halka halka sahanın dört bir tarafında dağılmıştı. teselli bulduğumuz tek nokta ise galaatsarayın son derece centilmence oynaması oldu.
panik
milan forveti ise artık vızır vızır gelip geçiyordu. kendilerini durduracak hiçbir mânia kalmamış gibiydi. bu panik hali maçın sonuna kadar devanı edecekti. ve altafini'nin beşinci golü san siro'da bulunan seyircileri ayağa kaldıracaktı. korkunç bir goldü bu.
uğur ve ayhan'ın kalecide kalan şutlarından sonra, 70 inci dakikada trapattoni'nin uzun pasını yakalayan altafini, ahmet, suat ve mustafa'yı çalımla geçerek ceza sahası üzerinden savurduğu kurşun gibi şutta ağları son defa sarsmıştı: 5-0 italyan basın mensupları dahi, san siro'da son yıllarda böyle gol görmediklerini söylüyorlardı.
bu bir çöküş, bu bir bozgundu. maçın son dakikaları gelip çattığı zaman milan'ın bekleri sarı -kırmızılı kaleye sokulup şut atıyorlardı. bu panikte ayakta durabilen tek oyuncu suat kalmıştı.
ne dersek diyelim onlar, futbolde «atom», biz ise daha «karasaban» devrinde yaşıyoruz.
türk millî takımının 6-0'lık bologna bozgunundan sonra bu hezimet suratımıza vurulan ikinci bir hakikat tokatı oldu.