o sezon gençlerbirliği'nin haftasonları oynadığı lig maçlarındaki "ruhsuz ve isteksiz" görüntüsü hafta içlerinde oynanan türkiye kupası ve uefa kupası maçlarında yerini "çok istekli, hırslı ve sürekli golü düşünen" bir takım görüntüsüne bırakıyordu yerini. sanki 2 farklı takım vardı ortada.
doğal olarak bu maça giderken aklımızda "güzel" bir maç izleyeceğimiz geçiyordu. fenerbahçeli bir arkadaşım da bizlere eşlik ediyordu. maçı güzel bir oyunla kazanmasını bildik ve tribünde makara yapmaya başladık.
tribünle ilgili aklımda kalan 2 şeyden birincisi; tribünlerden "ayağa kalkmayan fenerli olsun" tezahüratına fenerli arkadaşım ayağa kalkmayarak tepki vermesi ve bir de maçın sonlarına doğru tribünler "kura çekmeyin feneri verin" diye bağırınca fenerli arkadaşım "öyle acele etmeyin" diye yarı sinirli tepkisi.
çok eğlenmiştik... son 2-3 yıldır gençlerbirliği'nin halinin ve kötü yönetilmesini düşününce "nerede o günler" diye geçiriyor insan...