dün sofya’da yapılan balkan kupası’nın rövanş maçında
fenerbahçe hezimete uğradı : 4 - 0
levski’nin fevkalâde oyununa mukabil sarı - lâcivertliler âdeta sahada yoktu
her hattı ile dağınık daha doğrusu kopuk bir zincire benzeyen fenerbahçe takımı dün vasilevski stadında, levski ile yaptığı balkan ikincileri turnuasının revanş karşılaşmasında, ağır bir hezimete uğradı.
tam 90 dakika ne bir şüt ne bir pas. ne bir çalım. ne de gözü okşayıcı bir hareket… yok. yok. yok (!) o kadar yok ki (!). hani o tarihinde ecnebilere karşı ananevi oyunlar çıkartan. avrupa çapındaki rakipleri dize getiren fenerbahçe? tek kelime ile vasilevski stadında zorlu rakibi karşısında bir sabun köpüğü kadar hafif ve yumuşak kaldı… levski hâlen bulgar liginde dördüncü durumda. çünkü oyununu gördükten sonra futbolde bulgarlarla kolay kolay aşık atamıyacağımızı anladık. «türkiyenin real madrit’i, balkanların en iyi takımı, avrupada boy ölçüşemiyeceği hiçbir ekip yok» denen fenerbahçenin son yıllarda bu derece perişan ve bu derece âciz duruma düştüğüne doğrusu şâhit olmamıştık. lefter, basri, kadri, hilmi, naci ve ismail 40 bin seyirci önünde futbol değil, operada hayalet’i oynadılar…. ve böyle bir fenerbahçeden galibiyet beklemek esasen haksızlık olurdu…
saat 18.30 da başlayan müsabakanın hemen ilk dakikalarından itibaren levski takımı hücum insiyatifini eline alıvermişti. sağlı sollu akınlarla fenerbahçe müdafaasının gerisine kadar kayıyordu. ismailin ve şeref, naci, basriden müteşekkil haf hattının topyeûn aksamasından faydalanan naydanov ve yordanov – ki ikisi de sahanın yıldızı idi – kalemizin önünde sık sık beliriyorlardı. gol, bu iki futbolcudan beklenirken hiç umulmadık bir zamanda kornerden gelen topu kovalayan peev sert bir kafa şutu ile fenerbahçe kalesine gönderiverdi. hâdise 19. dakikaya tesadüf ediyordu. fenerbahçede çözüntü yavaş yavaş başlamıştı. 24 dakikada yordanov’un âni bir atağına basri sakar bir şekilde girdi. ve top basrinin ayağına çarpacak ve ozcanın hemen elinin ucuna değerek ikinci defa fileleri bulacaktı. 2-0 lık mağlûbiyet sarı – lâcivertli takımı biraz gayrete getirir gibi olmuştu. 35. ve 50. dakikalar arasında can’ın bir iki artistik hareketine şâhit olundu. fakat profesör lefter, kadri ve yıldız bareminde (*) dan yukarıya çıkamıyan futbolcular yine ortalıkta gözükmüyorlar dı. son 15 dakikayı «bir parça toparlanış “ve bir iki fantezi hareket» cümlesi ile sınırlandırmak mümkündür.
ışıklar yanınca
ıkinci yarı tamamen gece maçı olarak oynandı. gece maçı ne hikmetse fenerbahçeye hiç de uğur getirmiyordu. nice’deki netice 5-1. buradaki ise 4-0 dı… ıkisi de aynı kapıya çıkıyordu… dakikalar geçtikçe takımdaki çözüntü. çöküntü halini alacak ve fenerbahçeli futbolcuların hemen hepsi kadere rıza gösteren bir tarzda oynayacaklardı… 51. dakikada solaçıktan peev’in vaptığı bir ortayı yordanov fevkalâde bir hareketle tutup şütünü patlatacağı bir sırada naci. fizikman cüsseli rakibini kasti bir hareketle yere yıkıverdi: penaltı… yordanov geldi topu atıs noktasına koydu. sonra fişek gibi bir süt: üçüncü gol. bundan sonra hemen herkes dördüncü. beşinci. altıncı gollerin sıralanmasını bekliyordu. gol adedi 10’a çıkmış olsaydı bu bir sürpriz de teskil etmezdi. fakat levski takımı ev sahibi centilmenliği içinde hareket ediyordu. yalnız abaciev 70. dakikada, ismailin bir hatâsından dördüncü golü atmak nezaketsizliğini gösterdi. ve maç da böylece 4-0 fenerbahçenin mağlûbiyeti ile sona erdi.
umumi kaptan fikret kırcan ise, «ağır mağlûbiyeti hakkettik, levsky bize kollektif oyunun ne demek olduğunu öğretti» demiştir. maç esnasında karnına top çarpan can. müsabakadan sonra soyunma odasında bir baygınlık geçirmiştir.