fuar kupası için dün gece mithatpaşa'da oynanan maçta
roma'ya ezilmeyen altay'ı hakem mağlûp etti
3-2 galip gelen romanın ilk golü bariz ofsayttı
altay fevkalade oynadı. nazmi 2 nefis gol atarken, varol 3 hatalı gol yedi
halit kıvanç
avrupa fuar şehirleri kupası için oynanan bir maçtı bu... madem ortada «fuar» vardı, o halde herkes bir şeyler teşhir etmeliydi.
ve işte, hakemlerimiz bu hususta birinciliği kimseye kaptırmayarak neleri var, neleri yoksa, hepsini gösterdiler...
ofsayddan gol... verilmeyen penaltı... aynı hareketi yapan oyunculara farklı muammele... dün geceki maç fuarının unutulmayacak sahneleriydi bunlar...
oyunu idare etmekte görevli romen hakemlerini getiren uçak, hava muhalefetinden gecikmişti. ya maçı tehir etmek gerekti, ya stadda hazır hakemlerle oynatmak. ve ikincisinde, taraflar anlaştılar. bu sırada önümde oturan italyan gazetecileri, türklerin ün salmış misafirperverliğinden habersiz, hakemlerin altay'a meyledeceklerinden endişeli görünüyorlardı.
yağmurun ağırlaştırdığı sahaya rağmen, oyun hızlı başlamıştı. roma'lılar sonucu başta almak gayretiyle akın üstüne akın tazeliyor, fakat altay'ın «ofsayt» taktiğini başaıyla tatbik etmesi karşısında, netice alamıyorlardı. «orlando, de sisti, lojocono, angelillio, menichelli» adları yanyana sıralanınca «bu forvet gol atmaz da kim atar?» sorusu akla geliyordu. evet, onlar atmaz da kim atardı? nazmi atardı. hem de şahane bir kafa vuruşuyla... bekir'in sağdan sürüp ortaladığı topu nazmi nefis bir kafa şutuyla filelere göndererek altay'ı 18. dakikada 1-0 galip duruma geçiriyordu.
roma şaşmıştı. ama sağaçık orlandı, en azından bir metre ofsayttan kaptığı topu, varol'dan aşırtan plasesiyle ağlara atınca ve hakem de ortayı gösterince, btün stad daha çok şaşıracaktı. önümdeki italyan gazeteciler bile «ofsayt bu!.. hem de öylesine açık ofsayt ki!..» derken... akıldan neler geçmiyordu: roma forvetleri ilk 15 dakika içinde tam 7 defa ofsayda düşmüşlerdi. yan hakem afir, bu sekizinci ofsaytı da işaret ederse ayıp olacağını sanmıştı herhalde... misafirperverliğimizden şüpheye düşerdi italyanlar... durum 1-1'di şimdi...
altay yılmamıştı, fakat karşısındaki forvetler de dünya çapında kudretlerdi. işte solaçık menichelli kendi sahasından kaptığı topla iniyor, sonra da ortalıyordu. varol, bu maçta en fazla ümit bağlanan varol, çıkıyor, ama uzaklaştıramıyordu topu. lojocono bu fırsatı kaçırmadan ikinci golü kale ağzında iöçeri yuvarlıyordu.
1-0 dan 1-2 ye düşmek de yıldırmamıştı altay'ı... önder dalmış gole gidiyordu. bir çelme, hem de yerden, görünür bir çelme... penaltıydı bu! hakem tal'u'nun düdüğü duyulunca «tamam» dedi herkes. ancak düdük falsolu ses vermişti: hakem altay aleyhine faul gösteriyordu... ofsayttan gol yedirmekte hakemden çok yan hakem kusurluydu ama bu defa... evet bu defa da talu'nun misafirperverliği tutmuş olmaz mıydı?
ve çok geçmeden menichelli, geriden aldığı pasla inip, topu varol'un üstünden aşırtınca... roma bir gol daha kazanıyor, fakat altay bir oyuncusunu kaybediyordu. santraya giderken, hakem birden geri dönmüş ve ertan'a sahadan çıkmasını bildirmişti. bir şet söylemişti demek... söylemişse hakem kendini haklı gösterebilecekti. fakat bundan sonra, italyan futbolcularının, en basit taç kararlarında dahi, kendisine yaptıkları protesto işaretleri karşısında hakem neden aynı otoriter davranışı devam ettirmemişti? önümdeki italyan gazetecileri, «bizimkiler kimbilir neler söylüyorlar şimdi ama çok şükür ki hakem italyanca bilmiyor» demekten kendilerini alamıyorlardı.
altay 10 kişiyle, hem de 3-1 mağlûp durumda başladığı ikinci yarıda mükemmel bir oyun tutturacaktı. zaman zaman «tek kale» dibiydi bu baskı. geri - ileri şahane çalışan cahit, aksamayan geri müdafaa, canlı azimli üç orta ve çok geçmeden gene nazmi'den nefis bir gol... çift vuruştan, önündeki kalabalık insan barajına rağmen yılların nazmisi meşin yuvarlağı filelerle kucaklaştırmayı başarıyordu. ne güzel vuruştu topa... golden bir dakika önce de, gene öylesine güzel vuruştu ancak hakemlerden yana olduğu kadar direklerden yana da talihliydi romalılar. top, direğe çarpıp kurtulmuştu.
ve sonra altay evet 10 kişiyle bastırdı, bastırdı, bastırdı. ünlü angelilli'lar, lojocono'lar, hep kaleleri önünde top çıkarmağa çabalıyorlardı. «her yol roma'ya gider» di ama, her gol roma'ya gitmiyordu. altay, maçı 3-2 kaybetmişti. fakat gösterdiği gayret, çıkardığı oyun, seyircilerin takdirini kazanmak için yeterdi.