bugün tedavi olmak üzere batı almanya'nın bonn şehrine gidiyorum. ayrılığımız ne kadar sürer bilemem. kısa da olsa, uzun da olsa sizleri özleyeceğim.
bana, bu sütüunlarda sizlerle tekrar kucaklaşma fırsatını verenlerin kimler olduğunu tahmin edersiniz. galtasaraylılar... maçı radyodan dinledim. başından sonuna kadar... metin penaltı noktasına doğru ilerliyor diyordu spiker. sanki tribündeydim. ellerimi birbirine kenetledim. heyecanlanmıştım. vurdu topa metin...radyodan bir uğultu yükseldi... tribündeydim sanki. ağların sarsıldığını, sarı - kırmızılı formayı giyen futbolcuların deniz tarafındaki kalenin önünde seviçten kucaklaştıklarını görüyordum. metin'i parçalarcasına bir kucaklaşmaydı bu... galatasaray dinamo'yu eziyordu. bilhassa ikinci devrede. itiraf edeyim; uğur ikinci golüğ attıktan sonra rahatladım... bilirim avrupa şampiyon kulüpler kupasındaki maçların heyecanını, galatasaray kazanmıştı. kazanmak hakkıydı. nihayet, tarık büyük maçın büyük golünü alkışlatıyordu.
bu, hakikaten büyük bir netice, büyük bir başarıydı. maça giytmiş olsaydım, sahaya iner hepsini, hepsini kucaklar «aferin sizlere» derdim. «ne güzel temsil ettiniz bizi...»
yolculuğum büyük galibiyetin sevinci ile başlıyor. bu küçük veda ve tebrtik mesajımın kabulünü rica ederim. sevgilerimle...