«galatasaraya karşı borcumun birinci taksitini ödedim. g. saraya çok leyler borçlu olduğumu ben de biliyorum. ama, son günlerde bunu hatırlatanlar o kadar çoğalmıştı ki... inşallah borcumun ikinci taksitini de pazar günü mithatpaşa'da öder, sevgili takımımızın tur atlamasını sağlarım. yalnız, şu kadarını söyliyeyim ki, her insanın iyi, kötü günü vardır. karşıdakilerin bunu anlaması gerekir.
evet, 23 ağustos stadyomunda dinamo'ya attığım golü anlatacaktım. benim bildiğim gol, goldür... iyisi, kötüsü olmaz. mesela bu golü çok güç pozisyonda değil de, ellini, kotumu sallaya sallaya atmış olsaydım, beraberliğimizin kıymeti olmayacak mıydı? ikinci devrenin galiba 15 dakikasını oynamıştık. birden mustafa'dan bir top uzandı. ceza sahasının dışında idi. solhaf koşup, almak istedi. bir atak da ben yaptım. topa basarken çalımımı attım. o ekarte oldu. üzerime çıkan santrhafı da sola doğru yatırdım. ceza sahasının sol köşesini bulmuştum. sağ bekin müdahalesine rağmen, çapraz bir vole savurdum. top ters köşeden ağlara takıldı. birden çocukları, üzerime sevinçle atılmış buldum. gol böyle olmayıp da, şöyle tesadüfen bir dokunsaydım, zannediyorum ki, değerindin hiç bir şey kaybetmezdi...»