şampiyonlar ligi maç programı açıklandıktan sonra (eski) eşimle tatil planımıza baktığımızda bu maçtan 2 gün önce mudanya'da olacağımızı fark etmemizle bu maçı kaçırmamamız gerektiğini düşünmemiz bir oldu... tek sorun maç biletini bulmaktı. 11 eylül'de biletix'den açık kale arkası biletimi aldım. maç günü mudanyadan saat 18:45'de hareket edip 19:45 civarında stadta olmayı planladım. zaten maçtan 2 saat önce gittiğim için "herhalde tribüne ilk girenlerden olacağım" diye geçirdim içimden...
açık kale arkasına girdiğimde tribünün %90'ı dolu idi... önden 7. sıradan bir yer buldum ve oturup ortamı seyre daldım. bundan 2 yıl önce gençlerbirliği ile kayserisporun karşı karşıya geldiği 2007-08 sezonu türkiye kupası final maçında gördüğüm "köhne" stadla bu stadın arasında çok fark vardı. mesela, saha çizgilerini çevreleyen kısa boylu ve izleyicileri rahatsız etmeyen reklam panoları yapmışlardı, güzel bir ses düzeneği kurmuşlardı. maç öncesinde hem ispanyolca hem de türkçe olarak şampiyonlar ligi hakkında genel bilgi anonsları, maç içerisinde ise golü atan, sarı kart gören, oyuncu değişiklikleri vs gibi anonslar yapıldı. renkli dev ekran skoarboard yapmışlardı. bu skorboard'da maçtan önce şampiyonlar ligi ile ilgili görüntüler dönüyor, maç sırasında maçla ilgili istatistikler veriliyor, aynı anda oynanan diğer maçların golleri yazılıyor ve devre arasında diğer maçların golleri ve önemli pozisyonları ekrana geliyordu. tribünlerin temizliği ve düzeni ciddi anlamda pırıl pırıldı. türkiyedeki diğer stad zeminleri tartışılırken bursa atatürük zemini çok iyi idi. ayrıca bir de koşu pistinin yeşil bir zemine çevirilmesi de stadı daha bir güzel yapmıştı...
yine 2 yıl önce giuseppe meazza'da izlediğim inter milan - werder bremen şampiyonlar ligi maçında reklam panoları, skorboard ve ses sistemi ile ilgili söylediklerimin hepsini yaşamış ve bunların o stadla ilgili bir özellik olduğunu düşünmüştüm oysa bu düzenlemeler dünyanın en büyük ve ciddi kulüp ligi olan "şampiyonlar ligi"nin standartlarıymış... keşke tüm türk takımları sırf bu adam akıllı düzenlemeleri yapmak "mecburiyetinde" kalsın diye şampiyonlar liginde en az bir kere yer alsalar...
açık kale arkası tribününde bayağı renkli görüntüler vardı. öncelikle beklediğimden çok bayan seyirci vardı. her yaş gurubundan insanı tribünde görmek mümkündü. yani futbol maçlarında alıştığımız o "sert" tribün yerine daha renkli bir tribün vardı gözümün önünde. ve en önemlisi herkezde bir şampiyonlar ligi maçı izleyecek olmanın büyük heyecanı...
maçtan önce tribünler birkaç kez "sound check" yaptılar. ses gayet iyi idi. zaten tribünler maç için saatler öncesinden hazırdı. valencia'lılar ısınmak için sahaya çıktığında korkunç bir ıslık duyuldu, bursalılar çıktığında ise tam tersi oranda alkış ve sevgi gösterisi...
valencialılar bizim önümüzde ısınıyorlardı. ben daha önce not ettiğim forma numaralı ve futbolcu isimlerine bakarak futbolcuları tanımaya çalışıyordum.
bu maçın benim açımdan 2 enteresan durumu vardı. birisi bundan 6 yıl önce ankara'da valencia'yı izlemiş olduğumdan aklım sürekli o maça gidiyordu. o maçta valencia'yı devirmiştik inşallah bursada devirir diyw aklımdan geçiriyordum. bir diğeri de pes 2010'da hep valencia ile oynadığımdan valencialı futbolcuları karşımda görmekten ötürü mutlu idim...
tribünler ilk kez valencia forması giyecek olan mehmet topal'a birkaç kez sevgi gösterisinde bulundular.
takımlar sahaya çıkıpta poz verirlerken, orta sahaya serilen şampiyonlar ligi flaması çocuklar tarafından sallanıyordu ve bu arada hoparlörlerden şampiyonlar ligi marşı çalıyordu. işte o an, tüm tirbünler kendinden geçti... ben de kendimi pes oynamak için bekliyormuş gibi hissettim. :) bu arada tribünlerden bir tezahürat yükseldi: "kıskananlar çatlasın...."
maçın başında valencia bursaspor'dan çekiniyordu. bunu da sürekli topu kendi sahalarında tutup paslaşmalarından anlıyorduk ama işin garibi bursaspor'da valencia'dan çekiniyordu ve oyunu kendi sahasında almak istiyordu. birkaç çılız atak dışında bursaspor pek birşey yapmadı. gözüme en hoş gelen volkan şen'in mathieu'yu zorlayışları oldu. derken 16. dakikada costa'nın çok uzaklardan golü geldi. devre arasında golü izlediğimizde golün ne kadar uzaktan atıldığını ve güzel bir gol olduğunu gördük. 1-0'dan sonra tekrar bursaspor dengeyi kurmaya çalıştı ama bir türlü cesar sanches'i zorlayacak bir şeyler yapılamıyordu. bunda valencia'nın canlı pres yapması da etkili idi ama bursasporluların da ellerinin ayaklarının birbirine dolaşması da vardı...
derken 41'de ilk golün sahibi costa yine çok uzaklardan bir frikik kullandı. top çatala çarpıp ters yöne hareketlenince herkes dondu kaldı ve aduriz kafa ile tamamladı. ilk yarı 2-0 bittiğinde aslında çok da bir şey kalmamıştı. tribünlerde birçok kişi "neden sercan oynamıyor" diye dert yanıyordu...
ikinci yarının başında sercan oyuna girince gerçekten de hem tribünler hem de bursaspor hareketlendi. valencia kalesi ağzında 2 tane önemli pozisyon yaratıldı. gol geldi geliyor derken önce wederson'un sonra da ceza alanı içinde defans oyuncularının hatası ile 3. gol filelere takıldı. sonrası da malum tüm takım oyundan düştü. valencia olabildiğince maçı rolantiye almaya çalıştı. buraspor zaten hiçbir şey yapamıyordu. derken 4. gol geldi ve sonra da maç bitti...
maçın sonlarına doğru bir yandan skor ve oynanamayan futbol yüzünden sinirlenmeler oluyor bir yandan da "olsun be, buraya kadar gelmemizi de bu futbolcular sağladı. sağlık olsun" gibi frenlemeler yaşanıyordu...
aslında maçın özetini de mudanya minübüsünde giderken arkamdaki bir bursaspor taraftarı veriyordu: "bugün sahada, o bizim bildiğimiz bursaspor yoktu abi. başka bir takım vardı. oynasalardı da 5 yeseydik ama oynamadan 4 yedik. buna üzülüyorum."
sonuçta bu bursaspor'un şampiyonlar ligindeki ilk deneyimi idi. bundan sonraki maçlar için bir hazırlık oldu. üzerlerindeki tedirginliği atarlarsa bundan sonraki maçlarda daha iyi olabilirler...