bu maglûbiyetin, karagümrük'ü baraj tehlikesinin ortasına attığını söylemek doğru olacaktır.
bir hafta içinde dört maç oynayan kırmızı - siyahlılara bütün aleyhte şartlara rağmen iki, hatta üç defa «iki puanlık» fırsatlar düşmüştü. erkan'ın 11 dakikada iki adımdan dişarı attığı gollük pozisyon ve turan'ın 65. dakikada topu varol'a kaptırışı bir tarafa, nihat penaltıyı değerlendirebilmiş olsaydı karagümrük alsancak'tan ağlayarak çıkmazdı. ne var ki, nihat, tarık'ın 39. dakikada yılmaz tarafından ceza sahası içerisinde düşürülüşünden kazanılan «kader penaltısını» biçimsiz bir vuruşla dışarı atacak ve karagümrük bir anda bütün ümidini kaybedecekti..
bunun dışında maçın kayda değer hadisesi hakem cezmi başar'ın gayet ağır ve yavan hareketlerle geçen maçı durdurup, takım kaptanlarına ihtarda bulunmasıydı. seyirciler de bu gayesiz oyundan sıkılmış, durmadan takımlar aleyhinde tezahüratta bulunmuşlardı. görünüş, altay için de kargümrük için de hoş değildi. ve seyircide, oyunun anlaşmalı cereyan ettiği zehabı uyanmıştı. bütün bu peşin hükümlere son verecek hadise ise 83. dakikada vukubuldu. bir ceza atışında doğan'ın ceza sahası dışındab patlattığı sert şut, topu dilelere çarptırırken seyirci kanaatini değiştirmiş, altay ve karagümrük de ithamdan kurtulmuşlardı... doğan, altaylı taraftarların sevgi gösterileri arasında adeta pardon derecesine tribünlere bakıyordu.