üzerinde gri, kumlu bir elbise ve lâcivert bir kravat, başında nefti bir şapka taşıyan uzun boylu, zayıf yüzlü, kır saçlı adam uçağın merdivenlerinden agır ağır inerken birden çakan flâşların karşısında bir an durdu. ve sonra mağrur bir eda ile başından şapkasını çıkardı, kendisini karşılayanları selâmladı.
beklenen bu yolcu, ingiltere kraliçesi tarafından c.b.e (commander of britihsh empire) şeref nişanı ile taltif edilen dünya sağaçıklar kralı stanlet matthews'dü.
bir diplomat kadar itinalı giyinen, zeki bakışlı ve sempatik krala, stoke city kulübü reisi a. henshell ve meneceri waddington refakat ediyordu.
beraberce yolcu salonuna doğru yürüdüler. bu iki spor adamı, matthews'ü israil'e kadar gidip almışlardı.
47 yaş. dile kolay bu... dopdolu, zepzengib bir spor hayatı. dünyânın her yerinde meşin topu kovalayan, karşısındaki rakipleri yerden yere çarpan, tutulmaz sağaçık matthews nihayet istanbul'a gelmişti.
gerçi onun hakkında pek çok şey yazılmuş, pek çok şey dilden dile dolaşmış, fakat bütün bu anlatılanları kendi ağzından dinlemek enteresan olacaktı.
sorduk, cevap verdi. hem de hiç kendini zora sokmadan. işte milliyet'in hazırladığı sorular ve matthews'un cevapları:
soru: 10 - benfica'nın zaferi hakkındaki görüşünüz?
cevap - real madrid'in, finali, yaşlı bir takım olması sebebiyle kaybettiğini söylüyorlar. ben futboldu yaş faktörünü kabul etmiyorum. benfica anlaşmış bir takım. kazanmasının sebebi kolektif futbol oynamalarında aramak lazımgelir.