galatasaray, şampiyonlar ligi 3. ön eleme turu ikinci maçında steaua bükreş'e 1-0 yenildi ve devler ligi'ne veda etti. yazarlar maçı yorumladı...
yıldızımız çok takımımız yok (ilker yasin)
çok sıradan bir takım olan ve göreceksiniz şampiyonlar ligi'nde esamesi okunmayacak steaua'nun galatasaray'ı ezmesine şaşırmamak lazım. çünkü galatasaray'ın saha kenarındaki teknik direktörü skibbe, ilk maçta oynadığı büyük kumarla şampiyonlar ligi'ni ve yaklaşık 15 milyon euro'yu kaybettirdi galatasaray'a.
lincoln'ün liderliği (ilhan söyler)
skibbe'yle yaptığım röportajda, kendisine şöyle bir soru sormuştum; siz bu takımın orkestra şefisiniz. sizi faaliyete götürecek enstrümanlarınız yeterli mi?
"hiç merak etmeyin kısa zaman içinde bu ekip, bizi sevenlere resital verecek" yanıtını vermişti. günler, haftalar geçti. beklenen olay hala gerçekleşmedi. üstelik resital sunulacak en önemli sınav da steaua bükreş önünde şampiyonlar ligi vizesi almaktı. skibbe dahil tüm saz ekibi sınıfta kaldı.
yine olmadı (ayhan göngör)
günler önce kura çekimi yapılırken herkesin yüzünde tatlı bir tebessüm vardı. zira o kadar güçlü takım içinde dişimize göre rakip steau bükreş çıkmıştı.
marka değeri olarak masada galatasaray’ın üstünlüğü tartışılmaz. ama saha içinde bir kez daha gördük ki top marka değeriyle değil, futbolcuyla ve sistemle oynanıyor.
bu maça baktığımızda ortak kanı şu… galatasaray’da kimin nerede oynadığı belli değil. aslında bu hastalık neredeyse geçen sezondan kalma. denizli maçında galatasaraylıları oldukça sevindiren kewell bu maçta kendini kaybetmiş gibiydi. zira nerede oynadığını oda tam olarak anlayamadı. bir sağda bir solda bazen de ortalarda gördük kendisini. lider futbolcu kim sorusuna ise verecek cevap maalesef yok. lincoln’mü; arda’mı? eğer bu noktada lincoln bu takımın lideridir diyorsanız biliniz ki linconl’ün bundan(her zaman ki gibi) haberi yok.
bu maçta ortak sıkıntı takım oyunu oynayamayan bir galatasaray. oysa kişisel beceri ile en azından bu maçı alırız diye düşünenlerden biride bendim. gerçi ilk maçta sami yen’de bu işi bitiremeyen galatasaray’ın deplasmanda zorlanacağı zaten biliniyordu. klasik düşünce galatasaray yüklenecek bükreş kapanacak ve kontrataklarla kaleyi zorlayacak. nitekim “yüzde yüz ofsayt kokan” golde bu düşünceyle geldi.
ama sorun şu. galatasaray bu kadar forvetine rağmen kapalı defansı açmakta neden zorlandı? çok basit. uzun boylu defansa ortadan çalıştı,işlemeyen kanatları bir türlü rayına sokamadı. ayhan ve karan değişimi zamanında yapıldı. zaten kendinden bi’haber lincoln ve hasan değişimi de kanatlara biraz renk getirdi. ama iş işten geçtikten sonra. önemli olan golcülerin sahada olması değil. nonda ve karan’a hatta kewell’a taşıman gereken topu taşıyamaman.
sonuç ortada. ilk yarının son dilimi ve ikinci yarının ortalarına kadar yüklenen bir galatasaray, ağır müdafaasını da geriye hızlı çekemeyince mağlubiyet geldi. gol ofsayt sayılsaydı bile emin olun ki aynı taktikle bükreş yine bir gol bulabilirdi.
şimdi ne yapılacak?
galatasaray bu sezonda şampiyonlar ligi defterini kapadı. tabi ki uefa’da devam edecek. ama hem bütçe olarak çok şey kaybetti,hem de avrupa’da ki havasını eskiye oranla hepten yedi. bu saatten sonra galatasaraylıları ancak uefa’da bir final maçı keser. hele hele ezeli rakibiniz şampiyonlar ligi'ne merhaba derken siz uefa’da da bilinmezleri oynarsanız homurdanmalar başlar. bu homurdanmalardan da en büyük payı skippe alır.
galatasaray son yıllarda olmadığı kadar birlik beraberlik içinde. taraftar yönetimi destekliyor. yönetimde önemli transferlerle bu desteğe karşılık veriyor. işte bu noktada gerek teknik heyet, gerekse futbolcular şampiyonlar ligi için yaşanan bu hüsranı uefa’da mutluluğa çevirmezse bunca transfer ve tabii ki paralar boşa gitmiş olur.