a) metin'in çok iyi bir oyuncu olduğunu her zaman söyledim.
b) metin iyi bir arkadaş, sempatik bir insan çok dürüst ve iyi bir profesyoneldir.
c) takımı ben ele aldıktan sonra remondinin hiç tesiri olmamıştır. esasen remondiniye karşı kızgın değilim, kararlarımı hiç bir şekilde değiştirmiye niyetim olmadığımı burada belirtmek isterken başkalarının ve bilhassa kuvvetli şahsiyete sahip olmayan kimselerin tesiri altında kalmadan kendi işlerimi halletmeyi seven bir insan olduğumu da belirtmek isterim.
d) şimdi size bir çok endişelerin dağılmasını sağlıyacak bir hâdiseyi de nakledebilirim. metin, venedik maçında oynamış ve başarı da göstermişti. acele bir işim olduğu için ben roma'ya hareket ettim ve remondini'ye takımı idare etmesini söyledim. pazartesi günü palermoya döndüğüm zaman umumi efkârın metin'e karşı cephe almış olduğunu farkettim. hiç kimse onun hakkında müsbet sözler kullanmıyordu. ertesi hafta her şeye rağmen takımda metin'e tekrar yer verdim. bu hareketimin gayet cür'etli bir hareket olduğunu gösteren gerçekleri şu şekilde sıralayabilirim:
1 - metin o sırada moral itibariyle çok kötü durumda idi. remondini ondan bahsedilmesini de istemiyordu.
2 - metin'in her zamandan çok teşvike muhtaç olduğunu anlıyordum. memleketinden uzak kalmış bu gencin aksi halde kaybolup gideceğini farketmiştim.
3 - metin'in kadro dışı bırakılmasında herkes hemfikirdi. fakat bu benim için de halli çok güç bir mesele idi. metin'e itimat ediyordum. nitekim o gün çok güzel bir oyun çıkardı ve sampdoria'ya karşı 3-1 kazandığımız maçta üçüncü golü attı. bu, halkı tatmin etmiş cüretli kararımın müsbet sonucunu görmüş olmam dolayısiyle beni de sevindirmişti. aksi halde hem efkarı umumiyenin hem de futbol kritiklerinin şiddetli tenkidlerini üzerime çekebilirdim. çok geçmeden şanssızlık kendini gösterdi ve metin ağır olmamakla beraber, bir sakatlık geçirerek iki hafta istirahat etmek zorunda kaldı.
şu anda takımın iyi durumda oluşundan istifade ederek paris'e gelmiş bulunuyorum. gelecek yıl için iyi futbolcular bulmak zorundayım. iki ay içinde bir çok futbolcu seyredeceğim. paris'e real madrid - juventus maçını seyretmek için geldim. fakat hemen italyaya dönmek zorundayım. benim yokluğumdan takımın antrenörlüğünü remondini yapacaktır.
türk gazetecileri ile ilgili olarak sorduğunuz soruya cevap verirken, bu gazetecilerin metin'le konuşmasına engel olduğum yolundaki söylentileri yalanlamak isterim. yalnız bir defa floransada maçın başlamasına az bir müddet kalmışken bir gazeteciye «röportaj yapmanın sırası değil» dedim. o hafta can'ın takımı ile oynıyacaktık ve türk gazetecileri cuma - cumartesi günleri her iki futbolcu ile de bol bol konuşmuşlardır. fakat pazar günü maçtan kısa bir müddet önce yine metinle konuşmak istedikleri zaman kendilerine yukarıdaki cevabı verdim.
türk gazetecilerine güçlük çıkardığım nasıl düşünülebilir? metin, palermoda kaldığı müddetçe hiç birinin çalışmasına engel olmadım, blakis bu güç mesleğin mensuplarına karşı daima sempati ve samimiyet duydum.
remondini yüzünden metin'i istemediğimi nereden çıkarıyorlar bilmiyorum. ancak tekrar ediyorum bunlar doğru değildir. metin efendi ve bütün palermolular tarafından çok sevilen bir gençtir. ben de kendisini karşı daima sevgi duymuş, yalnızlığı onun için ne kadar zor olduığunu takdir etmiş bir insanımdır.
mektubumu bitirirken bütün türk sporseverlerine en samimi mutluluk ve sempati dileklerimi gazeteniz vasıtasiyle duyurulmasını rica ederim.