301 k.d. olarak manisa alaşehirde askerdeydim. birliğin içindeki atatürkçülük dersanesinin sorumluluğunu bana vermişlerdi. dersane tek katlı genişce ferah bir mekandı. içeride pc ve tv de vardı. tabi en güzeli de kapıyı arkadan kitlediğimizde birliğin içinde kendimize özel bir mekan oluyordu. bulunmaz bir ganimet :)
bu maç heycanı 1 hafta öncesinden başlamıştı. kantinin imkanları kadarıyla içecek bişeyler, gofret, cips felan aldık atatürkcülük dersanesine geçip kapıyı kitledik, lambaları söndürdük (ışığı gören gelmesin diye) ve tvyi açıp maçı izlemeye başladık. maç süper gidiyordu. skor 0-0 idi ki kapıya "dan-dan" diye sert bir vurma sesi geldi. tabi içeride panikledik. vuranın gitmesi için bekledik ama 1 dk kadar sonra bir daha "dan dan" diye kapıya vurulunca açmaktan başka çare olmadığına karar verdik. içerideki pclerin başına oturdu arkadaşlar. ben de kapıya gidip nöbetci subaysa "işimiz var pclerde komutanım" vs diye sallmayı planlıyordum.
kapıya doğru ilerlerdim kapıyı açtım... bir de ne göreyim ataürkcülük dersanesinin etrafı acemi askerlerle dolu. tam o sırada gitmekte olan nöbetci subay bana dönüp "napıyosunuz orada?" diye sordu. ben de boş bulunup "maç izliyoruz komutanım" dedim ama ardından "hastır napcaz şimdi" diye geçirirken subay, "maç hala sıfır sıfır mı?" diye sorunca bir anda hem şaşırdım hem de derin bir nefes aldım.
meğerse o gece uzun dönem acemilerin gönderilecekleri yerler belli olmuş. çocuklarda dersanenin felan etrafına doluşup bağıra çağıra konuşuyorlarmış. oradan geçen subayda dersanede birşey mi yapıyolar diye telaşlanmış da gelmiş... :)