siyah – beyazlılar, izmirspor’u ilk devrede dağıtarak şenol (2), erdoğan ve arif’in golleri ile galibiyeti sağladılar
dünkü maçı üç perdelik bir oyuna benzetmek mümkündü…
birinci perde, yani maçın ilk yacısı… beşiktaş hareketli bir futbol oynuyordu. bekleriyle, haf ve forvetleriyle… istirahat devresinini ve yeni menecerin yarattığı hava ile beşiktaşın bu kısımda izmirsporu küçük bir rakip, tehlikesiz bir idman verici takım haline getirdiği görülüyordu. hattâ beşiktaşa, bu yıldırıcı ve netice alıcı temposuna bakıp devre arası kritiğinde çok müsbet not verenler oldu… öyle ya, takım birkaç aksayan noktası olmasına rağmen, her sahanın zorlu takımına arka arkaya üç gol atıvermişti.
ve ikinci perde… beşiktaş ikinci devrenin başlamasiyle beraber yine aynı tempoyu devam ettiriyor ve «3-0» dan çok ötelere gitmek istiyordu. siyah – beyazlılara bunu gerçekleştirecek fırsatlar da gelmemiş değild: hani… beşiktaş sayı yapamadan ve gol yemeden 60. dakikaya kadar geldi. böylece oyunun dört çeyreği dolmuş oluyordu. maçı üç perdelik bir oyun haline getiren hâdise bu anda vukubuldu. siyah – beyazlı defans sert bir atak yapan izmirsporlu nedimi sert bir şekilde durdurmuş. hakem ali timurun verdiği çift vuruştan izmirspor siyah – beyazlı taraftarları hiç de endişelendirmeyen golü atmıştı. hakikatte d. oyunun başındanber’ sadece birkaç adamın gayreti ile ayakta durmağa çalışan izmirsporun bu golüne bir şeref golü nazarı ile bakılabilirdi. iki tarafta da ne bir heyecan, ne bir ümit ve üzüntü ışığı. nihayet 3. perde. izmirspor, iki insayoının, biraz dikkatli oynamağa ve beşiktaşın ortada bıraktığı boşluğa dalmağa başlamasından sonra maçın seyrini değiştirecek bir hüviyet kazanıverdi… bu kısımda oyunu beşiktaşın seyredip, izmirsporun oynadığına hükmetmek kolaydı. izmirspor birden patlayan bir fırtına gibi rakibinin yar sahasına yayılmış ve karşı müdafaadaki düzeni bozuvermişti. gürcanın golünden tam 7 dakika sonra beşiktaş beklediği gole boyun eğiyor. izmirspor ise maçı tek tarafın inhisarındaki zevksizlikten kurtarıyordu. solaçık rahminin çok uzaktan nemcinin koruduğu kaleyi bulan şutü için hem mükemmel bir sayı, hem de müsabakayı heyecanlandıran gol demek icabedecekti. tabii beşiktaş bu arada şöyle böyle bir 10 dakika bocaladı. elindeki maçı kaybedeco c kadar… izmirspor ise eline geçen bu ganimetten faydalanamadı. biraz dikkat, biraz soğukkanlılık her şeyi, her tahmini altüst adebilir. beşiktas, sayı farkına gittiği zannedilen maçtan en ufak ihtimalle bir puan kayhederek cıkardı. bereket versin penaltıya…
maçtan kısa notlar
beşiktaş oyuna arı gibi girdi. çalışkan bir müdafaa ve çalışkan bir hücum hattı seyredebiliyorduk. bu girişe rağmen, ilk ciddi tehlikeyi atlatan takım beşiktaş oldu. 4. dakikada sağaçığı, güzel ortasına kale önünde dizil adamlardan biri ve en rahat yerdekı santrfor ergün şöyle bir dokunabil eydiler, izmirspor bir nefesta 1-0 galip duruma geçecekti. beşiktaş hızını kesmemiş, gol pozisyonlarını aramaktar vazgeçmemişti. bu canlılık 26. dakikaya kadar gitti. şenol kontrolü güç bir pasa dalmış, sert müdaheleıerle yere düşmüş, kalkmış ve solunu çıkarmıştı. top iyi kaleci dediğimiz seyfinin bakışları altında izmirspor kalesine girerken beşiktaı şüphesiz hakkı olana erişiyordu. bunu 41. dakikada kazanılan şık pozisyonlu ve şık vuruşlu ikinci goı tâkip etti. golün ilk hazırlayıcısı topu sağdan ortalayan arifti. birol ceza sahasının içinde tuttu bu pası. kendisini bu pasa karşı hazırlıklı bulmamış olmalı, geriye uzattı. erdoğanın ceza sahası dısından tutulmaz vuruşuyla izmirspor kalesi ikinci golü görüyordu. tam 44. dakikada da arif kurnazca bir çekilisle erdoğanın uzattığı topu kafayla kaleye hırakırken devre tamamlandı.
izmirspor canlanıyor…
siyah – beyazlılar yine hızlıydılar. birol ve küçük ahmetin ilk çeyrekte kaçırdığı birkaç fırsat tabelâdaki rakamlar 3-0 da durduğu için tazla mühimsenmiyordu. ama, 61. dakikadan sonra beşiktaşın kaçırdığı fırsatların hiç de küçümsenecek şeyler olmadığı anlaşıldı. zira, bir çift vuruştan gürcan sert bir şutle topu yan direğe çarptırırak izmirsporun ilk golünü kaydetmişti. ve solaçık rahmi bütün beşiktaş müdafaasının önünden âdetâ geçit resmi yaparak sağdan sola kaydı ve çok uzaktan, çok güç bir yerden nemciyi bir defa daha mağlûp etti.-beşiktaş kalecisi de rakip takımdaki seyfi gibi dün iyi bir gününde değildi. atladı topa. ama bu atlayış değil, pekâlâ bir geç kalış veya bir seyredişti.. izmirspor beraberlik için çalışmaya başlamış, bir de – hentbolle karışık – sayılmayan bir gol atmıştı. siyah – beyazlılar işin şakaya gelir tarafı olmadığını geç de olsa fark ettiler ve tekrar üstün duruma geçtiler. 80. dakikada ahmedi santrhaf orhan ceza sahas içerisinde şütünü çekeceği esnada yere düşürdü. günün muvaffak hakemi penaltıyı vermekte gecikmemişti. şenol çekti penaltıyı. seyfi penaltı atışlarında bir kalecinin nasıl durması icap ettiğini gösteriyordu âdetâ. top zınk diye ağlara takıldı: 4-2.. ne yazık ki, aynı seyfi oyun kaidelerindeki bu muhafazakârlığını saha dışında gösteremedi. gitti, top toplayıcıyı topu geç atıyor diye itip, kakaladı. seyirci bu hareketten sinirlenmişti. bunun için, izmirsporlular maçtan sonra halkı selâmlama ananesine sadakat gösterirken bile seyfiye kızgınlıkları geçmiş değildi…