20 dakika bir fırtına gibi oynayan siyah-beyazlılar genç îstanbulspor karşısında bilhassa ikinci devrede bu avantajı muhafaza edemediler
namık sevik
halbuki beşiktaş oyuna iyi başlamıştı.
nazmi, birol ve şenol solaçıkta duran, fakat topu kalenin içerisine gayet güzel ortalayan ayhan'ın uzattığı her pasa hırsla dalıyor, her pozisyonda şüt atıyor, artistik ve takdir toplayan hareketler yapıyorlardı.
ilk bakışta istanbulsporun doluya tutulacağında hemen herkes müttefikti. gel gör ki bu neticesiz fırtına 20 dakika devam edecek ve milli lig lideri bir sabun kopüğü gibi dakikalar ilerledikçe sahada dağılıp, kaybolacaktı. forvetin hızı geçmişti. bir makine intizamı içerisinde her maçta güzel oyunlar çıkardıklarına şahit olunun kaya va faik ise ortalıkta gözükmüyorlardı. münir maç kaabiliyetini kaybetmişti. en çok hatâ yapmasından korkulan sabahattin ve bahattin müdafaayı ayakta tutan adam olmuşlardı. kaleci necmi ise lûzumundan fazla bir emniyet duygusu içerisinde ve adeta gelen şutları umursamaz gibi hareket etmekleydi. nitekim ikinci devrenin hemen 2. dakikasında bilgenin attığı golü, topu iyi tâkip etmeyişi ve çıkış yapmakla mütereddit kalışı yüzünden yemişti.
evet, fırtına tam 20 dakika devam etti. sonra saha ortasındaki hâkimiyeti genç oyunculardan kurulu istanbulspora kaptırıverdi beşiktaş... eğer sarı - siyahlılar hücumlarını açıklarına teksif etmiş olsalardı, bu, beşiktaş için daha da ağır bir neticeyi tevlid edecekti. zîra münir her hareketi ile 90 dakikayı çıkartacak kaabiliyet ve evsafa sahip değildi fakat istanbulspor genç ve tecrübesiz futbolculardan kurulu olmanın avantajı yanında, bu genç futbolcuların maçı sürüklemek ve büyük rakibe devirici darbeyi vuramamak dezavantajı içerisinde kaldı. 40. dakikaya kadar başabaş sürüklediği oyunu bu dakikadan itibaren tekrar rakibine kaptırdı ve bir dakika sonra yani 41. dakikada da ayhan'ın ortasına güngör'ün vurduğu ters kafa ve arifin şahane volesiyle 1-0 mağlûp duruma düşüverdi.
ikinci devrede yine beşiktaştan bir şeyler bekleyenler ekseriyetteydi. hattâ, siyah - beyazlı taraftarlar bu neticenin muhafazasına dahi razıydı. zira iyi ve gözü okşayıcı oyun arzulanmakla beraber, ondan çok, daha çok arzulanan, şampiyonluğa giden bir takımın 2 puan alarak sahadan ayrılmasıydı. ama, beşiktaş çözülmekte, dağılmakta ve bocalamakta kararlıydı. müdafaanın başarısızlığına şimdi hücum hattındun da iltihaklar olmuş, birol - nazmi âdeta sahada görünmez olmuşlardı. işte bu arada istanbulsporun beraberlik golü beşiktaş filelerine takılıyordu. ortayı ahmet solaçık mevkiinden yapmıştı. bilge, münir ve sabahattinin bir anlık tereddüdünden faydalanarak necminin üzerinden aşırtma bir vuruşla topu kaleye gönderiyordu. iki futbolcunun tereddütlü hareketleri ne kadar hatalıyla, kaleci necminin da pozisyonu tâkip etmeyişi ve çıkış yapmayışı o derece hatâlıydı. beşiktaş bu golle beraber sahada tel tel çözülüp dağıldı. bütün futbolcular bir acz içerisindeydiler. hattâ, bir ara sababattin sakatlanması ile kayayı orta hafa, ayhanı da hemen onun yanına çekerek altı müdafi ile oynamak yolunu tuttular. şampiyonluğa giden bir takımın beraberliği muhafaza etmek için forvet oyuncularından birini müdafaaya çekmesi düşülen müşkül durumun izahına bizce kâfi gelecektir. gerçi bu dağınık beşiktaş forveti bilhassa müsabakanın sonuna doğru zaman zaman bir saman alevi gibi yine parlamak kudretini gösterdi. fakat, arifin, şenolun yüzde yüz gole gitmesi beklenen pozisyonlardaki şutleri ve ataklarını bu sefer de istanbulsporun genç kalecisi özkay maharetle önlemeye muvaffak oldu. ve maç böylece 1-1 beraberlikle neticelendi. 1 puan daha kaybeden beşiktaş için dünkü oyun bir alârm çanı mahiyeti taşımaktadır.
istanbulspora gelince, geçen hafta da ifâde ettiğimiz gibi gençleştirm hareketi gün geçtikçe isabet kaydetmektedir.