bir başlangıç yaptı ki fenerbahçe'de, 15'te gol de gelince tüm yandaşları "18. tacı getirecek maç kolay geçecek" demekten kendilerini alamadılar. daha 3'te mehmet, güiza ve özer'in şutları nasıl sonuç vermedi diye düşünürken onur kalesinde erkenden devleşiyordu. 5'te selçuk'un şutunu 2 hamlede tuttu. 8'de güiza 3 metreden dışarı atarken 12'de mehmet'in şutunu selçuk çizgiden çıkardı. ablukadaki trabzon 14'te açığı verdi. alex'in şutunu onur çeldi, dönen top güiza'yla gol oldu. ve fener'in o andan itibaren nutku tutuldu. birden duraklayıverdiler. 24'te anlamsız bir hatayla burak şok yaratan beraberliği getirdi. kenarda daum'un 2006'daki endişeli yüzü, trabzonlular'da 1996'nın özrünü taraftarına sunma heyecanı görülüyordu. 30'da bilica'nın direkten dönen topu dışında ev sahibi sinirli ve gergindi. futbol olarak ise geri vitesteydi. 60'a kadar da böyle gitti. bu arada sezonun boyu saçbaş yolduran güiza 'top' yapıyordu.
karanlık döneme girildi 66'da boş kaleye atamaması sezon boyu ona güvenenlerin 'iflası' olurken gün boyu kadıköy'de süren bayram yerini anlatması zor bir atmosfere sokmuştu. fırtına öncesi sessizlikte f.bahçe ceza alanında dört dönüyor ama gol gelmedikçe panik üst düzeye çıkıyordu. bu arada yapılan bir yanlış anons son dakika motivasyonunu da bitirirken saraçoğlu'nda tarihin sayfalarına 'inanılmaz bir hata'ya imza attı. maç 1-1 bitip bu anons sonrası kadıköy'de şampiyonluk kutlanırken f.bahçe için 'acı gerçek' çok farklıydı. f.bahçe daum'la bir kez daha burnunun dibine gelen şampiyonluğu yakalayamıyordu. anons, şoku kızgınlığa çevirirken f.bahçe de çok karanlık bir döneme girmiş oldu. "3 yıl şampiyonluk sözü" ilk yıldan sekteye uğrarken bu faturanın da çok farklı şekilde herkese kesileceği artık aşikar...