ligin son haftasında bursa ve fenerbahçe'nin maçlarına göre daha sakin bir havada tribündeki yerimizi aldık. maçtan önce aklımda hafta içi takımdan gideceği konuşulan futbolcuların bu maçta nasıl bir performans ortaya koyacakları bir soru işareti gibiydi. ama maç başladığında çok arzulu bir gençlerbirliği ile "bitsede gitsek" havasında olan galatasaraylı oyuncular vardı sahada...
zaten ilk 15 dakikada kurulan baskı ve peşpeşe atakların ardından harbuzi'nin ceza alanı çizgisü üstündeki paralel pasının üstünden nefis bir düşünce ile atlayan kahe bir anda hurşut'ın kaleci ile karşı karşıya kalmasını sağladı. o da nefis bir şutla takımı öne geçirdi...
golden sonra galatasaray bizim geri çekilmemizle top yapmaya başladı ama neredeyse hiç tehlike yaratamadılar. tabi uzaktan çekilen bir şutta serdarın nefis kurtarışını atlamamak gerek...
ikinci yarıda da baskılı oynarken karambolden emre çolak'ın attığı gol moralimizi bozmakla kalmadı galatasarayın biraz canlanmasını sağladı. ardanın da oyuna girmesi ile tehlike çanları çalıyor desekte takımımız hemen dengeyi kurdu ve akabinde harbuzinin golü ile maç bitti...
bu maç bizden çok galatasarayı ilgilendiriyordu. çünkü bursa - bjk maçında bjk puan alır ve g. saray kaybederse ligi 4. bitirip ligi 1 ay önce açmak zorunda kalacaklardı. ama maçın başından sonuna kadar gençlerbirliği'nin maça asılması g. sarayın ise ruhsuz futbolunun bence en büyük sebebi teknik direktörlerdi. 4-5 hafta önce ligdeki tüm iddiasını kaybeden gençlerbirliği'nin teknik direktörü thomas doll, futbolcularının motive olması için maç öncesi ve sonrası ciddi açıklamalr yapıyordu. bu maçta da takımının motive çıkmasının en büyük sebebi thomas doll dur bence...
thomas doll bu hırsını futbolcularına aşılarsa gelecek yıl güzel maçlar bizi bekliyor demektir...