o dönemlerde istanbul'da büyük takımlar dışında yer alan takımların statları çok küçük olduğundan, sarıyer gibi takımlar kendi sahalarında bile üç büyüklerle üç büyüklerin sahalarında karşılaşabiliyorlardı aralarında anlaşıp. bu sarıyer-fenerbahçe maçında da böyle olmuştu.
o sezon fenerbahçe, genelde takım oyunun pek oynanmadığı, genelde yıldızların bireysel becerileri ve form durumuna bağlı bir futbol oynamaktaydı ve kimi maçlarda çok iyi sonuçlar alınırken, kimi maçlarda da, iç saha maçlarında bile seyirciyi sinirlendiren kötü bir futbol sergilenmekte ve kötü sonuçlar da alınabilmekteydi.
bu maça fenerbahçe 10.dakika gibi penaltı kazanarak başladı. bir önceki sezon, yine kritik bir sarıyer maçında beraberlik şansı olan penaltıyı kaçıran tanju, bu sefer kaçırmadı. ancak devre ortaları gibi sarıyer beraberlik golünü buldu. yine de ilk yarı 1-1 biterken seyirci ümitliydi.
ancak 2. yarıya fenerbahçe kötü başladı ve bir dönem oynadığı galatasaray'dan bu sezon devre arasında tekrar eski takımı sarıyer'e dönen mustafa yücedağ'ın 48. dakikadakı golü ile yine yenik duruma düştü. seyirci bu golden sonra yine homurdanmaya, ve sezon başından beri bekleneni veremediği için kötü giden maçlarda en çok göze batan sloven oyuncu dzoni novak'ı protesto etmeye başladı. ancak 50. dakikadan sonra fenerbahçe takımı düzelmeye başladı ve oğuz'un pasında tanju'un beraberlik golü ile maç döndü. çok geçmeden yerden düzgün bir vuruş ile fenerbahçe 3-2 öne geçti. ardından sanırım gerson ile dördüncü gol de geldi.
sonuç olarak o sezon istikrarsız bir görüntü çizen fenerbahçe, maç içinde bile büyük iniş çıkış gösterdiği bu maçı 4-2 kazanmayı başardı.