o zamanlar liseye gidiyordum. efes pilsen'in yunan takımlarıyla oynadığı maçların istanbul ayağında herhangi bir gerginlik olmazken deplasmanlarda pankartlar açılıyor, olaylar çıkıyordu. biz de bir eylem planı hazırladık. birkaç arkadaş stada bir yunan bayrağı sokacak ve sobnra da onu ateşe verecektik. :) iyi de bayrağı nedereden bulacaktık ki? hem paramız da yoktu. üstelik ilk maçı da dışarıda 3-0 kazanınca rövanş eğlenceye dönmüştü. bütün bu sebepler bir araya gelince ses getirecek olan büyük eylemimizi iptal etmiştik. :)
maç öğrencilere ücretsizdi. okulu asıp stada gittik. ancak o kadar yoğun bir ilgi vardı ki maratona giremedik. biz de ağabeyimle birlikte kapalı tribüne bilet alarak girmek zrunda kaldık. içeri girince kale arkalarının kapılarının hiç açılmadığını ve bomboş olduğunu görmüştük.
biz kırmızı ağırlıklı bir forma ikle oynarken rakip beyaz-mavi forma giymişti. çok rahat bir oyundan sonra maçı 2-0 kazandık.
ertesi gün okula gidince sınıftaki bir kız arkakadaşımız "dün yunan takımını tuttum" deyince uyuz olmuştum. sebebi de 10 numaralı oyuncularıymış. çok yakışıklı olduğunu iddia ediyordu. ertesi sene o kızla aynı sınfıta olmadığımı için çok mutluydum...
iyi ki de kazanmışız balkan kupasını, türkiye gazetesinin ertesi gün attığı başlık gibi, "kupa samsun'a yakıştı!"