durun, durun daha bitmedi... dün, vela gibi zorlu hir engel daha açıldı: 1-0...
bunlar, mahalli ligden milli lig'e yükselen genç bir takımın., feriköyün son haftalarda, arka arkaya kazandığı maçların neticeleridir. bir takım, iddialı olsun, olmasın, elbette giriştiği puan savaşından zafer veya hasarın çıkacaktır. sporda hem müsabaka kazanılır diye bir kaide mevcut değildir. ama, yukarıya çıkardığımız bilanço 28 günlük bir saha mücadelesinin karşılığı olursa... ve bu seri galibiyetlerle her maçta bir basamak daha yukarıya çıkan takım feriköy ise... bilanço, milli lig şampiyonluğunu taksime hazırlanan üç büyüklerden, orta sıralarda köşe kapmaca oynayan rakiplerden herhangi birine gıpta ile baktıracak kadar parlak ve ibret vericidir.
halbuki, kasımpaşa ile 1-1 berabere kaldığı 4 kasıma kadar feriköy'ün nazarında milli lig için bir misafirdi. tutunamaz bu takım. ne alırsa ilk hızda alacak sonra geldiği yere dönecek, kanaati tribünlere yerleşmişti bir kere... görünüş böyleydi. yıldızı yoktu bu takımın. milli lig'de yaşamak için en lüzumlu olduğu sanılan vasıtadan -paradan- mahrumdu bu takım.
ama, bu kadanaate iştirak etmeyen bir topluluk vardı «hayır» diyorlardı «biz mithatpaşada mazinin provasını yapmaya çıkmadık. istikbal için geldik buraya...» baba gündüz'leri, mithatpaşanın en genç ve gösterişsiz sâkinleri ve hakiki kulüp taraftarlığının tarifini yapan ateşli bir taraftar kitlesi.. işte, feriköyün hepsi bu kadardı. feriköy şeref stadında unutulmaz bir kader mücadelesi yapan feriköydü. değişen sadece bir kaç futbolcuydu. esas olan feriköy sevgisi esas olan feriköy davası idi. gün geldi ki, futbolcunun galibiyet primini taraftarlar ödedi. gün geldi ki idare heyeti âzâları futbolcularını kendi evinde doyurdu. çünkü. feriköy milli lig'in en fakir kulübüydü. ancak, bunlar bir yüz karası değil, bilakis profesyonelliğin sonu bilinmeyen gidişatına karşı memnuniyet verici bir direniş telâkki edilmelidir. çünkü, yıldızların, onlara sarfedilen milyonların başarıyı temin etmediğini bilmeyen kalmamıştır ve iç kavgalarla spor sahalarındaki maksatlarından uzaklaşan kulüpler amatörlük devrinin en hararetli müdafil kesilmişlerdir. feriköy ve feriköylülerin de yaptığı budur. çünkü onların her sahaya çıkışında, profesyonelliğimizin yıldızları dökülmektedir.
maçı alacak bu takım
feriköy, vefa karşısında da «büyük takım - büyük rakip» değildi. fakat en büyük meziyeti maç havasını benimsemiş olması ve «netice için mücadele» düsturuydu. sahaya bu hava ve bu azimle çıkıldı. daha ilk dakikalardan itibaren adam adama markaj yapan ve bütün gücünü oyuna veren bir takım görmüştük. vefa hemen her tarafı enerji ve maç hırsıyla dolu rakibini dağıtmak, karşısındaki mukavemeti kırmak için hayli didindi. fakat muvaffak olamadı. kaybetmesi mukadderdi. zirâ feriköyün bastırışınındaki ağırlık, müdafaa tarzındaki canlılık, vefanın ferdi gayretlere dayanan oyununa puan vereceğe benzemiyordu.
ilk devre bu tempo altında geçti. vefa kalesi, sık sık feriköy hücumlariyle karşılaşıyor ve bilhassa süratli iki açığın yaptığı ortalarda karışıyordu. bu tehlikeli devreden sonra uzun vuruşlarla oyunu karşı sahaya aktaran yeşil-beyazlıların bu devrede yapabildiği tek müsbet akın çetin'in necdet'ten seken topu kullanamaması sebebiyle neticesiz kaldı. halbuki umumiyetle üç forvetle saldıran feriköy, ertuğrul'ın 34 üncü dakikada avt'a çıkan zehirleme şütüyle muhakkak bir golden de olmuştu. devre yeşil - beyazlı kale önünde golsüz kapandı.
ikinci devrenin golden evvelki hâdisesi vefa kaptanı ismet'in feriköy kalesi üst direğine çarpan şütüydü. kırmızı - beyazlı müdafiler gerek bu şütün, gerekse bir müddet üstün durumda oynıyan rakiplerinin şütlerinden paniğe upradılarsa da devrenin ortalarından itibaren yine oyunu kontrol altına aldılar.
maçın yegane golü 67 nci dakikada kaydedildi. başlangıçtanberi hatalı bir idare tarzı gösteren hakem heyeti, azami şekilde sert ve hırçın bir futbolun seyircisi olmuştu. sık sık sakatlanmalar oluyor ve gol için tekmeler atılıyordu. evet, 87 nci dakikada kaleci baskın'ın topu tutmak istediği bir pozisyonda hamdi'nin sebep olduğu ceza, çift vuruştan feriköye beklenen golü kazandırdı. çift vuruşu ertuprul ile münacettin yapacaklardı. vefalılar kale önüne adetâ bir perde çekmişlerdi. son vuruşta top, baraja çarptı ve sağa kaçmış olan hüseyin'in önüne düştü. hüseyin çok kuvvetli bir sol sütle topu kaleye havale etmişti. top evvela direğe ve sonra baraj halindeki vefalı oyunculara çarparak kaleye kaleye girdi. yakında bulunan hakem topun son defa içeriden çevrildiğini tesbit etmişti. gole ufak tefek bir iki itiraz oldu. fakat hakem kararını değiştirmedi. babacan'ın da oyun devamında alkışlanacak tek hareketi, bu karambol sayısını takip ve tesbit etmesiydi...