bir gençlerbirlikli olarak çok garip duygularla stadın yolunu tuttum. bir iki haftadır gençlerbirlikliler olarak kendi aramızda bu maçı konuşuyorduk ve büyük bir çoğunluğumuz "evet bursa şampiyon olsun ama biz bu hafta onları yenelim" diye düşünüyorduk. çünkü ne olursa olsun gençlerbirliği'nin sahaya çıkacağı tüm maçları kazanmasını istiyoruz...
hem bir de, bursaspor'un bu sezon ortaya koyduğu futbol ve aldığı sonuçlarla zaten ne kadar iyi bir "takım" oldukları kanıtladılar. bu yüzden bu maçı kazanmak bizim açımızdan bir prestij olacaktı.
defansımızdan ilhan, ivan ya da genç mahmutun olmaması bizim için çok büyük dezavantajdı. onların yerine cem can ve murat kalkan oynadılar. hava ve saha güzeldi...
bursaspor taraftarları çok organize ve iyidiler. maçın başında "çoğu anadolu maçında olduğu gibi" rakip takımı alkışlamamız ve tribüne çağırma ritüelimizden sonra maç başladı.
orta sahayı çok güçlü tutmaya çalıştık. bunda da başarılı olduk. özellikle ilk yarıda bursaspor'un çıkmasını engellemek için çok uğraştı takımımız. hem biraz arkaya yaslı oynamamız hem de gol hattına bu sezon sürekli yaşadığımız kısırlıktan ötürü pozisyona giremedik. sanırım sadece ceza alanı çizgisi üstüde vranjes'in çektiği şut var...
ikinci yarı bursaspor çok iyi bastırmaya başladı ki işte bu anlarda 2 futbolcu devleşti. biri bursalı volkan şen ve kalecimiz serdar kulbilge...
"volkan şen neymiş ya" diye bolca konuştuk. aynı zamanda "helal olsun be serdar" dedik bol bol... serdarın kurtarışları ve volkan'ın hareketleri maçı "biraz" daha güzelleştirdi bence...
sonuç olarak gençlerbirliği defansif oynadı ama bunun bir sebebi de bursanın sürekli baskılı oynamaya çalışması idi. zaten birkaç kere kontradan bursayı yakalayacaktık ama onlarda da genelde atağa çıkan elemanın yanlış pası ya da top kaptırmasıyla kontraatak başlamadan bitti.