beşiktaş – rapid mücadelesinin 180 dakikasını da gördüm.
viyanadakı maçtan çıkarken «beşiktaş 4-0 yenilmeğe müstahak değildi» diye düşünüyordum. dün staddan ayrılırken de «beşiktaş 1-0 dan fazlasını alabilirdi» diye üzüldüm.
her iki maç da «futbol» olarak iyi not alacak oyunlardan değildi. formsuz iki ekibin iki mücadelesinde de klâs farkı filân değil, sadece fırsatları değerlendirme farkı göze çarptı. iki müsabaka arasındaki en açık fark, birincinin kötü, ikincinin ise iyi idare gösteren hakemler önünde oynanmasıydı.
ünlü real madrid’in ünlü meneceri österreicher bir kere daha haklı çıktı: «bu kupada maçı kazanan, daima ev sahibi takım oluyor.»
ve işte misafir takımın «gole mukavemet» derecesi de, eleyenle eleneni tâyin ediyor.
beşiktaş dün de iyi futbol göstermedi. fakat viyana maçına nisbetle iyi sayılırdı. orada tamamen mahkûm oynamış ve fırsat dahi yakalayamamıştı. burada ise, zaman zaman rakibini mahkûm etti, fakat bu defa da yakaladığı fırsatları kullanamadı. iki takımın iki maçındaki başarısına değil de, başarısızlığına bakınca, beşiktaşın elenmesi karşısında susmak gerekiyor. belki 4-1 lik averaj pek haklı değil… belki rapid bir şampiyonlar turnuasının ikinci turuna yükselecek çapta takım değil… fakat …
… fakat insanlar gibi, kulüpler de bazen şansını kendisi yaratır.