siyah-beyaz’lılar maç boyunca ele geçen fırsatlardan birinideğerlendirdiler. rapid avusturya futbolunu temsilden uzaktı
soyunma odalarına giden arkadaşlar anlattılar… beşiktaşlılar mağlûp bir takımın oyuncuları gibi mahzun ve üzgün önlerine bakıyorlarmış…
tabloyu hayalimizde canlandırdıktan sonra, aralarında ağlayan olup olmadığını sormadık… çünkü, teessür müşterekti ve üzülenler sadece onlar değildi… hepimizde beşiktaşın mahzunluğundan, herhangi bir kulübün mütevazi taraftarına kadar hepimiz galibiyetle biten bir maçın mağlûp seyircileri olmuştuk. çünkü, maçın hakiki galibi, mağlûp rapid olmuştu. viyanadaki ilk eleme maçını 4-0 gibi açık farkla kazanıp, tur şansını sigortaladıktan sonra elbette rapid revanşı 1-0 kaybedişinin üzerinde durmayacak, viyanada en basit bir avantaj aralığı bulamayan beşiktaş ise rakibini istanbulda mağlûp edişinin sevincini hissedemeyecekti… işte mithatpaşa stadını onbinlerce futbolsever dün akşam böyle terketti.
ümitliydik
halbuki ne ümitlerle maçın başlayışını beklemiştik. hele rapid’in avrupa şampiyon kulüpler kupasına bu sene iştirâk eden takımların en hafifi olduğunu gördükten ve beşiktaşın bu zayıf topluluğun kalesine henüz 11. dakikada attığı golü takdirle alkışladıktan sonra… daha da ümitlenmiş ve maçın basındaki arzulu futbolün rapid’i çökertip, beşiktaşı arzulanan neticeye götüreceğini tahmin etmiştik… gerçekten de siyah – beyazlılar, kapalı tribünün sağ tarafını boş bırakan siyah – beyazlı taraftarları aratmayan samimi bir seyirci kitlesi önünde oyuna hızlı girmişlerdi… buna rağmen ilk tehlikeyi atlatan takım yine beişktaş oluyor ve necmi 4. dakikada sağiçin şutunu, kafasını direğe vurarak köşede zararsız hale getiriyordu.. ama, beşiktaş ilk hızda netice almak azminden bir şey kaybetmemişti. soliç flögel’in 6. dakikada kornerden gelen topa yapıştırdığı şâheser voleyi necmi köşede kurtarırken bile beşiktaşın moral hanesinde bir kayıp yoktu…
şahane gol
bu iki fırtınayı atlatan siyah – beyazlılar 10. dakikadan itibaren rapid yarı sahasına yerleştiler. ihtiyar zeman ve bir güreşçi edalı kaptan hanappi’nin müdafaası beşiktaş bastırdıkça bunalıyor, bilhassa soldan şenol’un sürüklediği akınları keserken bir orta avrupa müdafaası klâsında gözükmüyordu… beşiktaş, iki yandan arif’le şenolün, ortadan da ahmet’in zorladığı bu zayıf görünüşlü müdafaadan daha 11. dakikada bir gol avans aldı. nazmi sağiç yerine kayan birol’a topu uzattı. birol aldı, sağaçık yerine kadar kaçtı ve ortaladı. ahmet sıçradı ve futbol hayatının en güzel kafa vuruşlarından birini gösterdi. zeman’ın koruduğu kaleye ahmet âdeta kafa ile bir çivi çakmıştı. 1-0 galibiyete yükselen siyah – beyazlılar seyircinin büyük tezahüratı altında oyunu biraz daha süratlendirdiler. şimdi, rapid kalesinin önünde tam bir panik hüküm sürüyor ve beşiktaşa 4-0 lık açığını kapayacak fırsatlar düşüyordu. 14. dakikada şenol ahmed’i solaçığa dâvet eden bir pas uzattı. ahmet kaptı topu ve sağ beki geçti. ayak koydular korner oldu. birol çekti, zeman mütereddit, avrupa sahalarının en iyi kalecisi olduğu devirdeki zeman’ı güldürücek kadar acemi bir hareketle topu kornere attı. ama, beşiktaşın hücumlarından hiç birisi bu karambolda topa ayağını uzatmak cesaretini gösteremedi. gol kaçıran beşiktaş hâlâ rapid kalesi önünde çalışıyor, kornerlerin biri gidip, biri geliyordu. ve hayrettir beşiktaş, rapid’in her hattı ile nöbet geçirdiği bu ağır tazyik devresinden bir avantaj koparamadı… maçın lik yarım saati dolarken rapid hâlâ kendine gelememiş geride ve ilerde yalpalıyor, beşiktaş ise birolün 10. dakikada altı pastan kaçırdığı golle başlayıp, ahmet’in attığı golle bilen bir (fırsatlar pazarından» maalesef kötü bir müşteri gibi çıkıp, gidiyordu. bu devre maçın düğüm noktasıydı. ve pekâlâ beşiktaş o hızı, o bastırışı ve o akın arayışı ile dağıttığı rapid’ten viyanada kaptırdığı avantajını geri alabilirdi. beşiktaş bundan sonra oyuna giriş hızını kaybetti. üstelik de birol ve nazmi takımın kilit noktaları olarak arkadaşlarına bir şeyler verememiye, hemen her topu, her pası kaptırmaya başlamışlardı…
beşiktaştaki durgunluk hissedilir şekle girdiği andan itibaren rapid bir mengeneden kurtulmanın rahatlığı ile oyunu açtı ve bır kapalı tribün önünde birkaç avusturya müsellesi çizmeye muvaffak oldu. 31. dakikada beşiktaş kalesi maçın üçüncü büyük tehlikesini atlatıyor ve sıra ile skoçik, flögel wolfbauer’in şütleri beşiktaş müdafileri tarafından kesiliyordu. beşiktaş devreyi 1-0 önde bitirirken gördüklerimizin kısa bilânçosu şuydu: beşiktaş devreyi önde sürüklemiş, pek çok fırsat yakalamış ve ancak birinden istifade edebilmiştir. müdafaa, 30. dakikadan itibaren yorulmuş, bütün ağırlığını sabahattin’le münir’in omuzlarına yüklemiştir. yuncay diye bir sağ hafı beşiktaş takımında bulmak, nazmi ile birol’a beşiktaşın insaydları demek güçtür. ve takım nefesini kaybettikçe rapid’in mahalle aralarında oynadığı futbolü oynamaya başlamıştır. ileride de sadece ahmet’i var beşiktaşın…
ikinci devre
maçın ikinci yarısında yorgun, nefessiz, arzusuz bir beşiktaş ve tabelâdaki rakama râzı bir rapid seyrettik. maçın kaliyesi zaman geçtikçe düşüyor ve sahada cereyan eden maçın avrupa şampiyon kulüpler kupasına dahil olup, olmadığı münakaşa ediliyordu…
siyah – beyazlılar yine devrenin başında bir korner kazanmışlar ve arif’in gecikmesi yüzünden bir golden olmuşlardı. bu dahi, beşiktaşı avrupa şampiyon kulüpler kupasından eleyen b.r takımın kuvveti hakkında bir fikir vermeye kâfi idi. evet, zaman ilerledikçe müsabaka seyredilmez hâle geldi. rapid artık ilk devredeki gibi mahkûm oynamıyor ve arada sırada rakibini yokluyordu. 54. dakikada hanappi ileri fırlamış ve sağiçe güzel bir pas vermişti. sağiç skocik şütünü çekmiş, top beşiktaş kalesi direklerinden geri dönmüstü. ve besiktasa 80. dakikadason bir fırsat düsmüs. şenol’un atağı ile zeman’ın bosalttığı kaleye ahmet topu plâseleyeceği yerde…
maç bittiği anda iki tarafın sa sahada yürüyecek dermanı yoktu. yorgunluk bilhassa beşiktaş takımında açıkça görülüyor ve üzüntüden kimsenin ağzını bıçak açmıyordu…
besiktş maçı kazanmıs, rapid ise kupada ikinci tura yükselmişti. ama, doğrusu bu ya, dünkü rapid ve besiktas, türk ve avusturya futbolunu temsil edecek kudrette değildiler…