f. bahçe ve g. saraydan sonra k.paşa beşiktaşa da boyun eğmedi: 0-0
ağır sahaya rağmen süratli ve güzel geçen oyunda lâcivert-beyazlılar göz doldurdular
necmi tanyolaç
kasımpaşa üstelik recepsizdi. fenerbahçe ve galatasaray'dan puan almış oyunun yapıcısından, bir beşiktaş maçında istifade edememek...
bu, kasımpaşa gibi bir takım için görünürde büyük dezavantaj sayılıyordu. recep, beşiktaşa daha altı ay evveline kadar hizmeti geçmiş bir futbolcuydu. siyah-beyazlı taraftarlar onu hâlâ beşiktalı recep, kaptan recep, olarak çağırıyorlardı. sıra kasımpaşanın beşiltaşla yapacağı milli lig maçına geldiğinde idarecilere, «beni affedin. beşiktaşa karşı oynayacak kuderti kendimde bulamıyorum» demişti. maç başlamadan evvel sahanın kenarında görünen eski beşiktaşlı kaptana, beşiktaş tribününden kopan sevgi gösterisinin sebebi bu «oynayamayış hissini ifade eden» medeni cesaretiydi. profesyonelliğin dışındaki manevi bağlantı...
evet, recep kasımpaşa kaptanı olarak kaptanlık yaptığı beşiktaşın maçını saha kenarından seyredecekti. halbuki kasımpaşada iki beşiktaşlı daha vardı: özcan ve bülent. onlar sahanın en muvaffak oyuncuları arasındaydılar. beşiktaşa karşı oynadılar, diye hiç kimsenin onlara kem gözle baktığı akla gelmeyecekti. recep'in durumu başkaydı, onların durumu başka...
iddialı beşiktaş karşısında kasımpaşa belki recepsizdi ama bu azimsizlik demek değildi. nitekim azimsiz olmadıklarını dünkü netice pekâlâ ortaya çıkardı. kasımpaşa hayli ağır şartlar altında geçen bir maçtan, üçüncü büyükten de bir puan alarak çıkıyordu. dünkü futbolun filmine göre, esasında puanı alan, beraberliği koparan taraf kasımpaşa değil, beşiktaştı. sağiç adnan'ı geride çalıştırarak beşiktaş karşısında mıvaffak bir müdafaa ve hücum taktiği kullanan lâcivert-beyazlılar oyun devamınca rakiplerinin baskısı altında görünmüş, buna mukabil hemen her fırsatta gol pozisyonu bularak seyrek, fakat daha tehlikeli akın yapmışlardır.
beşiktaş ise, milli lige ısınmaya başlayan beşiktaş değildi. santrhaftan müdafaa, hemen bütün oyunculardaki tutukluktan da hücum hattı aksıyordu. yer yer ağırlaşmış sahaya rağmen kısa pasta ısrar ederek, neticeyi kolaylaştıracak, kasımpaşa barajını dağıtacak uzun paslı oyununu ancak oyunun sonlarında denedi. ki, o zaman da iş işten geçmişti. şüt kısırlığı hissedilir derecedeydi. nazmi ikince devrenin başında insayfa geçtikten sonra, hücum hattı tam dağıtıcı bir atak adama -tabii ortadan- kavuşmuşken, sebahattin'in sakatlığı sebebiyle solaçğıa geçişi takımın parlamaya başlayan gol kudretini tekrar eski haline indirdi. zira, takımın en başarılı elemanı kaya santrhafa, nazmi ise soliçe geçmişlerdi. hâsılı beşiktaş, dün kasımpaşadan iki puanı alacak kıvamda gözükmedi. başta kaleci necmi ve kaya olmak üzere birkaç futbolcu beşiktaşın beraberliğinde rol oynadılar. dünkü dağınıklığa bu isimler de karışmış olsaydı, beşiktaş yenilirdi...
hakem orhan gönül ikinci devrede şenol'la, özcan arasında ceza sahası içerisinde geçen hadiseye penaltı cezası vermediği için seyircilerin sert protestosuna uğradı. şenol topla giderken özcan önüne geçerek mâni olmuştu. hakemin çift vuruş, böyle bir hareketin tam karşılığıydı. seyircideki infial, dünkünden daha hafif obstrüksiyonlarda dahi penaltıya hükmeden hakemleri hatırlamaktan doğmuştu. muttu.
maçtan notlar
ilk tehdide uğrayan kale beşiktaş kalesi oldu. 6. dakika necmi, ahmet'in sert şutünü kornere çıkarırken «gol» kurtarıyordu.
siyah-beyazlılar âni ataklarla oyunu kendi yarı sahalarına aktaran kasımpaşa karşsında ilk defa 35 inci dakikada ciddi bir akın yapabildiler nazmi'nin ortaladığı toptu. ahmet kafayla düşürdü, birol yakın mesafeden şütünü çekti. bülent yerde «golü» durdurabildi.
37. dakikada da ibrahim'in ortaya dalarak patlattığı şütü necmi kornerle kesti. devre golsüz biterken kasımpaşa santraforu rıdvan sakatlandı ve oyunu terketti. ikici devrenin başında bu sebeple beşiktaş bir müddet 10 kişilik bir rakiple oynadı. rıdvan oyuna girdikten sonra, lacivert-beyazlılar tekrar parladılar. bu arada mustafa sağaçık, nazmi sağiç oynuyorlardı.
51. dakikada kaya. arkadaşlarına ders vermiş gibi ileri fırladı ve mükemmel bir şüt çıkardı. ama karşıda da gol yememeye azmetmiş bir kaleci bulunuyordu. aynı bülent bir dakika sonra da nazmi'nin dönerek attığı voleyi kucaklamış necmi bir gol kurtardıktansonra da ona imrenerek nazmi'nin penaltı noktasından attığı şütü durdurmuştu. böylece oyun biraz zevklendi.
75. dakikadan sonra beşiktaş ve kasımpaşada yorgunluk başgöstermiş ve sahadaki hareketlerden iki tarafın da beraberliğe razı olduğu anlaşılmıştı...