«bulgaristan maçında kaptan lefter'i oyundan çıkarmakla ona milli takıma yeniden kazandırdık. her haliyle düzelen lefter'in daha uzun müddet ay-yıldızlı formaya hizmet edeceğine inanıyorum.»
federasyon reisi orhan şeref apak'ın dün mükemmel bir oyun çıkaran lefter hakkındaki beyanı böyleydi. başkan, maçın teknik seyrine dair görüşünü de açıkladı: «milli takımımız 1958 sezonunu güzel bir netice ile kapattı. bütün futbolcularımız aynı derecede başarılıydılar.»
soyunma odasındaki havayı izaha lüzum olmasa gerek. milli maç galibiyetiydi bu. yere serilmiş yataklara uzanmış futbolcular maçın tenkidine dalmışlardı. bir sıra üzerine çıkan naci. arkadaşlarına «ben ermişim» diyordu. «sizlere lefter'in şâhane bir oyun çıkararak galibiyetimizde baş rolü oynıyacağını söylememiş miydim?»
kaleci varol. ilk maçında kendisini gol yemekten koruyan allahına dua ediyordu. şeref, hâlâ attığı golün heyecanı içerisindeydi. sevincini şu sözlerle ifade etti: «maçın yegâne golünü attığım için öylesine memnunum ki. ama. suat'ın da benim kadar sevinmesi lâzım. çünkü, golün yarısı onundur.»
bu neşeli odanın bir köşesinde üzüntü ile önüne bakan bir futbolcumuz vardı. metin. sakâtlanmıştı. acısı devam ediyordu. hafif birsesle «galiba lifim koptu» dedi.
ahmet, oynanan topun kendisine ait olduğunu iddia etmekte haklıydı. çünkü hakemden evvel topu kapmıştı. hakemler de aynı arzuyu izhar ettiği için. orhan şeref apak -birazda ahmed'in kırılacağını düşünerek- yeni bir top alınmasını idarecilere bildirdi.
federasyon âzâsı adnan akın, muhtar uygur ve belig beler aynı hususlara temas ettiler: «milli takım iyi oynamış ve galibiyete hak kazanmıştı.»
remondini dedi ki: «bu bizim için çok iyi bir netice. ben, çekoslovak takımını daha kuvvetli bulacağımı tahmin ediyordum. nitekim italya ile 1-1 berabere kalmağa muvaffak oldular. biraz daha şanslı olsaydık avrupa klasmanında birinci grupta yer alan rakiplerimizi 3 farkta yenebilirdik. taktiğimizin esası kadri'nin rakip saf içinin oyununu bozmasına dayanıyordu ki. bu şart yerine getirildi.»
çekoslovakya milli takımının soyunma odasına basın mensupları alınmadı. basın ateşesi pravec, nedense gazetecilerle, futbolcuların temasına mâni oldu ve hattâ yüzlerine kapıyı kapatıverdi. mağlubiyet futbolculardan ziyade, idarecilerin sinirlerini bozmuştu. konuşmaktan çekiniyorlardı. buna mukabil antrenör kolsky, her halde kapı önünde nahoş bir muameleye maruz kalan basın mensuplarının gönlünü almış olmak maksadiyle, 12 kelimelik bir konuşma yaptı: «oyun, prag'dakinden iyi olmadı. golü mudafaamızın hatâsından yedik. türk takımı çok enerjik.»