yer yer gölcükler yapmış bir sahada oynanan türkiye-bulgaristan a'lar maçında kalite vasat, can fevkalâdeydi
halit kıvanç ankara'dan bildiriyor
türkiye - bulgaristan «a» milli takımları dün 19 mayıs stadının yer yer su birikintileriyle dolu çimen sahasında karşılaştılar ve vasat kalitede bir oyundan sonra golsüz berabere kaldılar.
devamlı yağmur yağmasına rağmen, stada toplanmış seyirci adedi 35 binin üstündeydi. sabah saat 6.30 da stadın kapıları açıldıktan az sonra iki kalenin arkası dolmaya hasadı. saat 9.30 da tribünlerin üçte ikisi| dolmuştu bu sırada 16 amele ellerinde kürek ve kovalarla göründüler. devamlı yağmurdan sahanın pek çok köşesinde birikmiş suları, daha doğru tabirle gölcükleri yok edeceklerdi. ne çare ki, 16 amelenin saat 13 30 a kadar çalışması sahayı iyi futbol oynanacak hale getiremedi. maçın başlamasiyle beraber oyuncular kaymağa, top da sık sık gölcüklere saplanıp kalmağa başladı tam «gürel bir saha» diye sevinirken bu defa da tanrının rahmeti, sevincimizi yarıda bıraktırmıştı.
takdire değer bir tablo
saat 13.30 da avusturyalı üç hakem sahaya çıkarak kontrol ettiler. tam bu anda yağmur da durmuştu. yağmurun bütün maç boyunca yağmayışı ve ancak oyun bittikten bir saat sonra başlaması, sabahtan stada koşan binlerce açık tribün seyircisinin tek talihiydi.
saat 13.20 de tribünlerde şemsiyeler kapanırken, bayraklar açıldı. büyük türk bayrakları yer yer havaya kaldırılıyor ve «ya ya ya, şa şa şa millî takım çok yaşa» avareleri duyuluyordu. şık üniformalariyle sahada görünen hava kuvvetleri bandosu bu tezahüratın artmasına sebep oldu. 104 kişilik bando çalarak pistte tur yaparken gözler çıkış kapısına çevrildi. şimdi sağlık ekibinin geçit resmi başlamıştı. önde pelerinli 5 sıhhiye memuru yürüyor, arkalarından da iki sedye taşıyan beyaz eşofmanlı dört genç, onların peşinden de kırmızı eşofmanlı altı top toplayıcı geliyordu. sıhhiyecilerin ve top toplayıcıların bu muntazam kıyafeti ve vazifeye geliş şekli, herkesin takdirini kazandı.
bulgarlar ısınıyor
saat 13.46 da bulgar takımı mavi eşofmanlariyle sahada göründü. önde kaptanlar dr. boşkov olarak ortaya geldi ve halkı selamladılar. sonra da eşofmanlı olarak ısınma hareketleri yaptılar. şüt attılar. 8 dakika süren çalışmadan sonra misafir takım tekrar içeri girdi. saatler 13.55 i gösterirken. iki takım kaptanı lefter ile dr. boskov önde, iki takım yanyana sahaya çıkıyordu. bulgarlar beyaz forma, beyaz don, beyaz çorap. bizimkiler ise kırmızı forma, beyaz don, kırmızı çorap giymişlerdi. iki kalecinin kazağı ve donu da siyahtı.
saha ortasındaki seremoniyi takiben bando bulgar ve türk millî marşlarını çaldı. avusturyalı hakem stoll başlama düdüğünü öttürürken, saat tam 14.05 idi.
ilk akın - ilk tehlike - ilk korner
oyuna ay-yıldızlı gençlerimiz başladı, fakat ilk akını bulgarlar yaptı ve ilk tehlikeyi de biz atlattık. bulgar sağaçığının şütünü özcan bloke ettikten sonra, sağiçlerinin tehlikeli inişi, topun bir su birikintisine takılmasiyle kesildi.
ilk favlü bulgarlar melin'e yaptılar. ilk ofsayta düşen de, sağaçık milanov oldu. ilk fırsatı 3. dakikada yakaladık. ne yazık ki, lefterin ortasından ve şerefin kafasından gelen top metinin sert şütü ile kaleye girerken rakip beke çarparak kurtuldu.
ilk korneri 5. dakikada bulgarlar kazandı. bunu özcan'ın biri hatalı görülen iki çıkısı ve kurtarışı takip etti.
9. dakikada soldan inen kadri faulle durdurulduktan sonra büyük bir tehlike ile karşılattık. saldan soliçterinin çektiği kornerde özcan çıktı, lakin topa hakim olamadı, salaçığın boş kaleye çektiği şüt, bir talih eseri avuta çıktı.
takımımız açılıyor
ilk 15 dakikada bilhassa ortadan ve sağdan inen bulgarlar, müdafaamızı hayli taryik ettiler. bu sırada defansınız sık sık gedik vermesi de, ay-yıldızlı onbirden başarı bekliyenleri epey endişelendiriyordu. hele bir akında özcanın topu kurtarırken, naci'ye çarpması santrahafımızın kısa bir müddet sakatlık geçirmesine sebep oldu. fakat 15. dakikadan sonra müdafaamızda bir toparlanma görüldü. bu, gittikçe gelişti ve nihayet sağlam, muvaffak bir müdafaa gördük. geri hatlarımız düzelince forvet de rahat akın yapmak imkanını buldu.
üç ortamız metin - şeref - can, nefis kambinezonlarla sık sık rakip kaleye inmeğe başladılar. bilhassa can fevkalâde oyunlarından birini gösteriyordu. 22. dakikada can'ın şandeli bir dakika sonra da metinin yerden şütü nefisti. lâkin biri dışarı çıktı, diğerini de kaleci yakaladı. iki açığımızın geri oynaması, kendilerinden beklenen verimi azaltıyordu. bu bakımdan akınlarımız ekseriya ortadan inkişaf etti. 17 dakikada özcan, güzel bir müdahale ile yerden gelen falsolu şütü kurtardı.
muhakkak golü ismail kurtarıyor
maçın tam 31. dakikasında tribünlerde bir korku kasırgası. kornerden gelen topa özcan öıkmış, tutamamıştı. santraforları bunu kafayla şüta çevirdi. top boş kaleye girerken iyi yer tutmuş, ismail, mükemmel bir kafa müdahalesiyle muhakkak bir golü önledi.
37. dakikada metin - şeref anlaşması, şerefin sıkı şütünün az farkla avta gitmesiyle neticesiz kaldı. öukabil akında, özcan ayağı kaymasına rağmen sert bir şütü kurtarmayı başardı. ilk devre bu şekilde golsüz sona erdi.
2. devre ve yeni bulgar sağaçığı
ikinci devreye iki takım tek değişiklikle çıktı. bulgarların sağaçık mevkiine diev girmişti. bu oyuncunun fırtına inişleriyle daha ilk dakikalarda sıkışmağa başladık. bu arada sırasıyla ismail, naci ve özcan tehlikeli üç akını kestiler. maçın 55-60 dakikaları arasında oyunda sertleşme alâmetleri görüldü. aynen 1. devrede olduğu gibi maçın bu yarında da ilk 15 dakikadan sonra takımımız açılmış ve hücum teşebbüsünü almıştı. maçın 66. dakikası, en büyük talihsizlik anımız oldu. lefterin sağdan dört kişiyi çalımla geçtikten sonra yaptığı nefis orta boş vaziyetteki metin'e geldi. ancak, metin'in kale ağzından kafa vuruşu. top epey havadan avt. bu, yakaladığımız fırsatların en büyüğü idi.
maçı kaptansız bitiriyoruz
68. dakikada kalemiz çok sıkıştı. bulgar santraforu iniyor, topu sagiçe verdi. bir şüt, gol için kafi... basri yetişiyor ve sakatlanmak pahasına bu muhakkak tehlikeyi kornerle savuşturuyor. kornerden gelen top da özcanın muvaffak bir yumruğuyla uzaklaştı. rahat nefes alıyoruz.
şimdi akın sırası bizde. 72 dakikada şerefin çok sıkı şütü direğin hemen yanından dışarı çıkıyor. 79. dakikada da, b. ahmet'in soldan ve yandan nefis frikik atışını da bulgar kalecisi güçlükle kornere atabiliyor.
maçın bitimine 7 buçuk dakika var. hakem oyunu durdurdu oyuncu değiştiriyoruz. «akşamdan sonra sabah şerifler olsun» nev'inden bir değişiklik bu. son 7 dakikada giren futbolcu ısınmağa bile vakit bulabilir mi acaba? ancak, ondan daha önemli olanı, takımın kaptansız kalışı.. çünkü çıkarılan lefter... evet lefter günün de değildi. amma bu değişiklik için, son dakikayı mı beklemek lazımdı? son dakikada çıkarılanın takım kaptanı olduğu da bir an düşünülmeliydi. nitekim hakem maç'ın bitiş düdüğünü çaldığı anda dr. boskov gelip bulgar kaptanı olarak hakemin elini sıkacaktı. ya bizden? bizden kimse gelmiyecekti... hakemin elini sıkmağa. galiba asıl eli sıkılacak son dakikadaki bu garip değişikliği yapandı.
tekrar oyuna dönelim. şimdi ahmet karlıklı takıma giriyor ve solaçığa geçiyor. bu. ahmet'in ayyıldızlı formayı ilk defa giyişi.. kadri de sağaçı ğa alındı. son dakikalarda iki kaleci karşılıklı iki güzel yumruk çıkışı ile birbirine nazire yapıyor, bu kurtarışlar kale ağlarının meşin topla kucaklaşmasını önliyen son hareketler. maç 0-0 bitiyor.
bu, oyunun en doğru ve haklı ifadesi... bulgar takımı bizden üstün, futbolu bizden iyi oynuyor. saha ve hava şartları bir yana. bizden üstün görünen bir rakiple berabere kaldık. netice bizim için hakikaten başarı... kalemiz önünde müdafaaya katlanmyıp rakiplerimizle başa baş hücum oyunu oynamış olmamıza da ayrıca memnun olabiliriz. stadtan bu memnuniyet içinde ayrılıyoruz.