1938-39 senesinde istanbulda meşhur bulgar takımı leviskiye karşı oynamıştım. bulgar futbolü hakkında bana kanaat veren en son görgüm, budur. fakat tabii aradan seneler geçti ve birçok şey de değişti. yeni bulgar fut bolünü tanımıyorum. yalnız işitip okuduklarıma göre. bulgarlar devamlı sıkı ve metodlu bir şekilde çalışıyorlarmış. böylece avrupa piyasasında kendilerine sözü geçer bir yer yaptıkları da malûm...
bulgar futbolunu yakınen tanımayışıma rağmen pek tabiidir ki senelerdir aralarında bulunduğum bizim çocuklarımızın hususiyetlerini iyi bilirim. eğer çocuklarımız bulgarlardan haddinden fazla ürkmeyip, onlara oyun insiyatifini teslim etmeyecek şekilde cesur ve azimkar oynarlarsa 19 mayıs stadını muzaffer terketmemelerine hiçbir sebeb yoktur. onlar kendilerinden üstün sayılan takımlarla oynadıkları zaman herkesi hayretler içerisinde bırakan bir kudret kesbediverirler. böyle bir gününde olan ay-yıldızlı onbirimize dünyanın en komple takımları karşısında bile şans tanırım.
yalnız şunu da söyleyeyim ki onbirimiz sahada ayyıldızlı forma için ter dökerken biz seyircilere de büyük vazife düşüyor. takımımızı bilhassa muhtaç olduğu zamanlarda sportmenlik ve olgunluk hudutları dahilinde teşvik etmeliyiz. ayyıldızlı forma sahiplerine candan iyi şanslar dilerim.