"kırmızı seylanlar"ı kalecileri kurtardı. golümüzü, 80 inci dakikada, çok güzel oynayan can'ın pasiyle, metin yaptı
müdafaada absri, naci, ismail ve ahmet iyi idiler. formdan çok uzak bulunan mustafa'nın şerefle vaktinde değiştirilmeyisi neticeye tesir etti
gündüz kılıç brüksel'den bildiriyor
heysel stadı 90 dakika bir milli maçın heyecanı içersinde çalkandı, durdu. süratli bir tempo ile başlayan müsabaka, zaman zaman belçikalıların hâkimiyeti altında cereyan etmiş, zaman zaman da takımımızın ağır tazyiki altına girmiştir.
maçtan evvel otoritelerin söylediği sözler. belçika gazetelerinin «kırmızı şeytanlar favoridir» şeklindeki yazıları ve biraz ihtiyatsız demek icabedecek «3-1 galibiz» gibi iddialı manşetler dünkü maça heyecan kazandırmış, fakat belçika'lılarnı galibiyetini temine kafi gelmemiştir. hakikat tamamen aksi şeklide tecelli etmiştir. iddia sahipleri, bir fırtına sür'atiyle «kadri'nin de iltihakiyle» belçika kalesi önünde beliren ve şağlı sollu şütlerle kaleyi döven seyyal, hareketli forvetimiz karşısında bunalan müdafaalarını gördükten sonra iddialarını bir tarafa bırakmışlar ve maçın berabere bitmesi için dua eder olmuşlardı. son on dakika, görülecek şeydi o. eğer kaleci vanderstappen bir fişek sür'atiyle üst köselere yönelen topları aynı elastikiyetle önlememiş olsaydı kırmızı şeytanlar hollanda karşısındaki 7-2'lik farklı mağlûbiyetlerine bir yenisini ilâve edeceklerdi.
nasıl oynadık?
mamafih, şunu hemen ilâve edelim ki, milli takımımız golü yedikten sonra toparlanmış ve göz dolduran bir oyun oynamıştır. ondan evvel gerek müdafaa ve gerekse hücum hatlımızın oyunu hiç de parlak dayılmaz. ancak şahsi gayretler mesela naci, meselâ basri, mesela ismail bilhassa ilk devrede kalemizin koruyucu melekleri oldular. alımed'in ikinci santrahaf olarak ortaya, kayması ve naci ile birlikle santrafor stockman'ı marke etmeleri en fazla korkulan bu oyuncuyu zararsız hale getirmişti. ahmet'ten açılan boşluğu kadri geriye kayarak dolduruyordu. bu uzun müddet dört forvetle oynamamızı ve hücumları dört kişiyle neticelendirmemizi icabettiriyordu. bu sebeple ilk devre daha az gol pozisyonunu girdik. yukarda da işaret ettiğim gibi ikinci devrede kadri'nin ileriye alınması neticenin lehimize olmasında başlıca amil teşkil etmiştir. hattâ, bir ara ahmed'in de ileriye kaydığına ve altıncı forvet olarak belçika kalesine yüklendiğine şahit olduk.
basri ve ismail kendilerine düşen vazifeyi hakkiyle yaptılar. genç kaleci özcan bir iki hatâlı çıkışı hariç itimad telkin eden bir oyun oynadı. yalnız mustafa maç kabiliyetini daha doğrusu formunu kaybetmişti. nitekim aksayan bu oyuncuyu idareciler ikinci devre değiştirip yerine şerefi almak lüzumunu hissettiler. fakat geç kalmışlardı. bu sebeple ikinci devrenin başında tam beş dakika 10 kişi ile oynamak mecburiyetinde kaldık.
hücum hattının en başarılı futbolcusu can'dı. metin, yapılı santrhaf karşısında tesirsiz, lefter durgun, hilmi ise kendisine pas geldiği zaman tehlikeliydi.
maçtn cereyanı
hava kapalı fakat yağmursuzdu, ilk akını milli takımımız yaptı. işte bu sırada açık tribünlerden «millî takım çok yaşa» sesleri yükseldi. avrupa'nın muhtelif şehirlerinde bulunan türk talebeleri ellerinde döviz ve bayraklar olduğu halde orada toplanmışlardı. azınlıktılar, ama sesleri çoğunluğa zaman zaman galebe çaldı.
7. dakikada lefter kıvrak çalımlarından birini atıyor ve topu çok müsait pozisyonda bulunan hilmi'ye uzatıyordu. fakat hilmi bu ilk fırsatı kaçıracaktı. akabinde özcan çok tehlikeli bir akını yerinde bir müdahale ile onledi. kaptan lefter ilk denemesini 16. dakikada attığı şütle yaptı. top pek az fakla auta çıktı. bundan sonra oyunda belçika'lılar bir hakimiyet kurdular. 20. dakikada santrforun uzattığı pası sağaçık pleters şöhretine yakışmayacak bir seklide kale içinde havalandırdı. kadri buna 34. dakikada güzel bir vole ile mukabele etti. en mühim tehlikeyi 44. dakikada atlattık. özcan sağdan ortalanan topu yumruklamak için fırladı, fakat vuramadı. kale boş, top ise demarke vaziyette bulunan van heriye'in önünde. vuruyor, vuruyor ama dışarıya.. özcan bu hatâsını 45. dakikanın dolduğu bir sırada solaçığın kurşun gibi şütünü şahane bir şekilde bloke ederek telafi ediyordu.
ikinci devre
ikinci devrede şerefi'i sağaçığa alarak çıkan takımımızda hilmi sağ haf oynuyordu. fransız hakem «ancak ilk devrede oyuncu değiştirilebileceği» itirazını kabul etti ve 5 dakika sonra mustafa tekrar yerine geçti.
golü yediğimiz 58. dakikaya kadar belçikalıları hücumda görüyoruz. bu dakikada sağaçık pleters santrfordan aldığı çok müsait pası ceza sahasına kadar sürdü ve attığı çok sert şütle takımını 1-0 galip duruma yükseltti. sert şüte özcan müdahale edemedi. işte maçın dönüm noktasını bu gol teşkil etti. bu ana kadar nasıl olsa kazanırız zihniyetiyle oynayan futbolcularımız işin ciddiyetini anladılar. lüzumsuz müdafaayı bıraktılar ve bütün güçleriyle belçika kalesine yüklendiler. rakip müdafaa bir sel hıziyle akan forvetimiz karşısında bocalıyordu. 67. dakikada can'ın şaheser bir volesi belçikalıların yüreğini ağzına getiriyor fakat kaleci vanderstappen var.. atılıyor ve golü kapıyor. iki dakika sonra kadri'nin bombardımanına karşı yine aynı adam.
ve golümüz
alarm canları arlık belçika kalesi önünde çalmaya başlıyor. kurtuluş yok. bir frikik kazanıyoruz. kaleye 30 metre mesafede. bunu mustafa çekiyor. top demarke vaziyette bulunan can'da. can bekletmeden topu metin'e aktarıyor. metin sağ ayağiyle topu düzeltir gibi yapıyor. ve çok sert sol bir şüt, kalecinin sağından top filelerde. 1-1.
açılıyoruz, bastırıyoruz, akınlarımız sıklaşıyor. şüt yağmuru altında belçika kalesi. son saniyeler. hilmi yakalıyor topu. fakat atamıyor ve maç ankara'daki neticeyle bitiyor.