eğer bu satırları istanbul'dan yazmış olsaydım belçika ile oynıyacağımız milli maç için sizlere pek ümitle şeyler söyliyemiyecektim. çünkü memlekette belçikalıların uzun müddetten beri yaptıkları kötü maçlara bakarak onları kolayca yeneceğimiz havası hâkimdir. böyle kolu kanadı kırık gibi gözüken takımların çok defa prestijlerini kurtarmak için ne büyük oyunlar çıkardıklarını bildiğimden belçikalılardan çekinecek ve onları yenmemizi zor görecektim. halbuki burada bambaşka bir hava var. belçikalıların züğürtlediklerini hâlâ anlamamış sahte zengin rolündeler.
sokaktakiler, basın, selâhiyetli zevat, «türkler mi? ankara'da elimizden kolay kurtulan türkler mi? onlara gereken dersi vermek zamanı artık geldi» deyip duruyorlar ve iki farklı mağlûbiyetimizi normal görüyorlar. zannedersem ister istemez bu havayı tenefüs edecek ve içlerine sindirecek belçikalı futbolcular ellerinde olmadan ana tarzları olan sağlam bir müdafaada ıuzatılan topları inatla ve azimle kovalama şeklini bırakıp bütün hatlariyle yalnız atacakları golü düşünecekler.
böylece fazla örülmemiş bir müdafaa da karşısında top kontrolleri, süratleri, deplâsmanları yeterin üstünde olan forvetimizin işi de kolaylaşacaktır. buna belçikalıların takımımızı küçümsemesiyle futbolcularımıza yerleşen hırsı da ilâve ederseniz neticenin bize gülümseyeceğini inanamak gerekir.
bütün mesele belçika futbol kurmaylarının tutturdukları şekilin işimize geldiğini ne zaman sezip takımlarına, ana tarzlarına döndürmek için ne zaman talimat vereceklerindedir. bunu ne kadar geç akıl ederlerse işimiz o kadar kolaylaşacaktır. netice olarak ay-yıldızlı onbirimizin heysel stadını muzaffer terkedeceklerini söylemek isterim... inşallah.