ilk basımı 2009 olan yavuz yıldırım, mustafa uçar'ın derlediği "sıcağıyla, acısıyla adana futbolu" kitabından;
beşiktaş: 10 - adana demirspor: 0 (ama rövanşı 1-1 bitmişti!), h. bahadır türk
sevdiğimiz bir takımla kurduğumuz ilişki bir tarih dişilik hissine dayanır. sanki takımımız dünya kurulduğu günden beri vardır. sanki hep başarılıdır. sanki iyi oyun oynamak ve kazanmak takımımızın kaderidir. takımımızın başına gelen tikel felaketler ivedilikle unutulması gereken tatsız istisna halleridir. 15 ekim 1989'u hatırlıyor musunuz, bilmem. farkındayım, eğer mavi şimşeklerin deva bulmaz bir müptelası yahut karakartalların tutkulu bir aşığı değilseniz bu tarihi anımsamanız zor olabilir. doğrudur, 15 ekim 1989'u şimdi hatırlamıyor olabilirsiniz. ama hatırlayamadığınız bu tarih aynı anda birçok şeydir. adana demirsporlular için eski defterlerde kalması gereken büyük bir kaza, ivedilikle unutulması gereken tatsız bir istisna halidir. beşiktaşlılar için şanlı tarihlerinin unutulmaz bir parçasıdır. türk futbol tarihinin hâlâ kınlamamış rekorlarından birisinin doğduğu gündür. türkiye birinci futbol ligi tarihinde şimdiye kadarki en farklı skorlu maçın yapıldığı tarihtir. inönü stadı'ndaki seyirciler için çocuklarına ve torunlarına anlattıkları bir 90 dakikadır.
peki 15 ekim 1989 pazar günü ne olmuştu? hatırlayalım: 1989-1990 sezonunun altıncı haftası. beşiktaş lige iyi başlamamış. beş maçta iki galibiyet, iki mağlubiyet ve bir beraberlikle yedi puan toplayabilmiş. adana demirspor ise bir galibiyet, bir beraberlik, üç mağlubiyet ile dört puan alabilmiş ve lig sonuncusu boluspor'un hemen üstünde yer alıyor. iki takım istanbul ali sami yen stadı'nda karşı karşıya geliyor. müsabakanın hakemi engin kurt. tribünlerde 15.227 seyirci var. maçın hasılatı 207 milyon 740 bin lira. beşiktaş'ın kadrosu şöyle: engin ipekoğlu (dk. 64 metin akçevre), recep çetin, gökhan keskin, ulvi güveneroğlu, kadir akbulut, rıza çalımbay, şenol fidan, zeki önatlı, feyyaz uçar, metin tekin, ali gültiken.
sonraki yıllara uzanan sayısız efsaneyi barındıran bu kadronun karşısına demirspor; fatih (dk. 46 haluk), mehmet, ümit, muammer, cengizhan, sedat (dk. 46 çetin), murat, b. ibrahim, erol, ismail, k. ibrahim'den oluşan kadrosuyla çıkmış.
maça hızlı başlayan beşiktaş, rıza'nın sağdan yaptığı klasik "muz orta'larından birisine yükselen ali'nin kafasıyla maçın henüz 2. dakikasında 1-0 öne geçer. ardından 11. dakikada feyyaz, 24. ve 43. dakikalarda metin'in attığı kafa golleriyle maçın ilk yarısı 4-0 biter. adana demirspor ikinci yarıya teknik direktör ali hoşfikirer'in yaptığı değişikliklerle başlar. sedat'ın yerine çetin, ilk yarıda dört gol yiyen kaleci fatih'in yerine haluk oyuna girer. bu, takım için olduğu kadar haluk için de büyük bir talihsizliktir. 4 gol yediği için çıkarılan fatih'in yerine giren haluk ikinci yarıda 6 gol yiyecektir. 57. dakikada ali bir başka kafa golüyle maçı 5-0' a taşır. 62. dakikada yine ali'nin golüyle skor 6-0 olur. 6-0'dan sonra beşiktaş'ta da bir kaleci değişikliği olur ve engin'in yerine küçük metin girer. 65'te feyyaz yeniden sahneye çıkar, zeki'nin pasıyla buluşur ve ceza sahasının hemen önünden yaptığı vuruşla durumu 7-0 yapar. ardından metin 76. dakikada kaleci haluk'u çalımlayarak karakartallarm sekizinci golünü atar. dokuzuncu gol dakika 82'de ali'den gelir. maçın kapanış golü ise yine bir kafa golüdür. metin'in ortasına yükselen feyyaz bir kafa vuruşuyla 85. dakikada skora son noktayı koyar: 10-0.
adana demirspor için bu her anlamda sarsıcı bir sonuçtur mavi şimşeklerin farklı kaybettiği ilk maç değildir belki... ama sonuçta herhangi bir farklı yenilgi de değildir. "32 yıldır kırılamayan rekor kırılmış"tır çünkü. maçtan bir gün sonra sabah gazetesi, spor sayfasındaki "ne dediler?" köşesinde iki teknik direktörün resimlerini yan yana koymuştur. milne "mutluyum" derken, ali hoşfikirer de durumu meslektaşı gibi tek kelimeyle özetlemeyi seçmiştir: "rezalet". "10-0'lık muhteşem galibiyetin ardından soyunma odasında çocuklar gibi sevinçli gözüken teknik direktör milne"in aksine demirspor teknik direktörü hoşfikirer üzgündür ve "maçın hemen başında yediğimiz gol farklı mağlup olmamıza neden oldu. oyuncularımın morali bir anda bozuldu. ve ardı ardına goller geldi. ancak beşiktaş da çok güzel oynadı. biz istanbul seyircisine rezil olduk," açıklamasını yapmıştır. hoşfikirer gerçekten "istanbul seyircisine rezil olduk" gibi bir ifade kullanmış mıdır emin değilim doğrusu. doğruluğundan emin olamadığım bir başka şey ise haberde geçen "soyunma odasında çocuklar gibi sevinçli gözüken teknik direktör milne" ifadesi. çocukluk ve ilk gençlik yıllarımdan hatırladıklarım, gordon milne'nin beşiktaş'ın kazandığı en zorlu maçlardan sonra bile "çocuklar gibi sevinçli" gözükmediğini söylüyor bana.
10-0'lık bu maç, yaratıcılığını her fırsatta ortaya koyan türk spor basınına zengin bir malzeme sunmuştur. maçın basındaki yankılarına bakıldığında; asıl vurgunun, beşiktaş'ın tamamı yerli oyunculardan oluşan kadrosu üzerine olduğu görülür. bu rekorun kırılmasında beşiktaş'ın yabancı oyuncularının bir katkısı olmadığının altı özellikle çizilmiştir. basının ilk ll'de olmamalarını beşiktaş için bir şans olarak gördüğü bu oyuncular, 1989'da miine'in isteğiyle transfer edilen üç ingiliz oyuncu, walsh, mcdonald ve wilson'dur. bu üç futbolcu kart cezası, sakatlık ve hazır olmamaları gibi nedenlerle o gün ilk ll'de yer almamıştır. otuzlu yaşlarından dolayı bjk başkanı süleyman seba'nın askerlik arkadaşları olarak da anılan bu üçlü, hem taraftarın hem de basının gözünde beşiktaş'ın aldığı başarısız sonuçlardan milne ile birlikte sorumlu tutuluyorlardı. sabah gazetesinin spor sayfasındaki manşet bu açıdan hayli manidardır: "yerli malı türk'ün malı, milne bunu anlamalı". milliyet de benzer bir başlık seçmiştir: "siyah beyazlılar yerli kadrolarıyla tarih yazdılar: ingiliz'i bırak, rekora bak". milliyet yazarı ercan aktuna galibiyetin "yerli" niteliğini hakkıyla romanti-ze etmekte oldukça mahirdir. "sanki günlerce aç kalmış ve ava çıkmış bir kartal vardı meşin yuvarlığın üstünde" diyen aktuna şöyle yazar: "bu maç türk futbolcusunun türkiye'de futbol oynandığını kanıtladığı maçtır. (...) 11 türk delikanlısı öğrendi ki dostluk, kardeşlik ve hırsla büyük işler yapılıyor. ingilizler'e gelince... onların da öğrenmesi gereken çok önemli bir olgu var: burası patagonya değil, türkiye'de de futbol oynanıyor (vurgu aktuna'nm)." oğuz tongsir ise ubu rekor milne'nin eseri!" başlıklı yazısında "milne o üç yaşlı ingiliz'i kolundan tuttuğu gibi getirmese, takımdaki yabancı futbolcuları hırslan-dırmasa, metin'i haftalarca defterden silmese bu beşiktaş adana demirspor'a 10 gol atabilir miydi? hayır... hayır... atamazdı. beşiktaş bu galibiyetle türk futbol tarihinde yeni bir sayfa açarken, 10-0'ın altındaki imza milne'nindir" tespitinde bulunur. vedat okyar'ın maç eleştirisi de benzer bir yöndedir. ok-yar "tek kelimeyle fevkalade" diyerek özetlediği maçta beşiktaş kadrosunu öve öve bitiremez: "bu kadro sakatlıklara haricinde değişmez. değiştirmek için beyin özürlü olmak lazım.1'8
yapılan değerlendirmelerde -ortaya çıkan skorun doğası gereği- mavi şimşeklerin oyununa ilişkin ya bir yorumda bulunulmamış ya da pek de iç açıcı olmayan satırlara yer verilmiştir. örneğin orhan aldinç şöyle yazar: "beşiktaş ingilizler yok diye değil, adana demirspor var diye farka gitti. amma var ha... tost peyniri gibi, ara ki bulasın. adana takımlarının çürük dişleri galatasaray'ı parçalıyor. iki adanalı üçer galatasaray maçı daha oynasalar, puan cetvelinin tepesine çıkar. adana demirspor, uykuları gece yarısı bölünüp, alana çıkarılan mektep çocuklan gibi oynuyor. beşiktaş kalesi sanki dik bir yokuşun tepesinde, tırman tırmanabilirsen. bir de beşiktaşlı recep'i alsalar tam tiyatro olacaklar. adana demirspor'un futbolu beşiktaş eleştirisine ciddiyet vermiyor.". atilla gökçe ise adana demirspor'un maça 'havlu atarak" başladığından ve "oyunda denge tutturmak için en küçük çabayı göstermedikleri"nden bahsetmektedir. gökçe şunlan da eklemeden geçmez: "ancak maç boyunca sertliğe futbol dışı hareketlere yönelmemeleri, 90 dakikayı sportmence tamamlamaları takdir edilmelidir."10 doğan koloğlu da benzer bir noktaya işaret etmektedir: "böyle bir maçı hakem de kötü yönetemezdi. çünkü hakemsiz oynanacak kadar temiz bir maç oldu. bu bakımdan demirspor'u da kutlamak gerekir."11 görüldüğü gibi demirspor kayda değer bir futbol ortaya koyamasa da centilmenliği ve temiz futboluyla takdir edilmiştir. samet aybaba bu doğrultuda adana demirspor'un geleceğine ilişkin ümidvâr gözükmektedir: "bir iki not da memleketim adana'ya... demirspor'a sahip çıkın. ali hoşfikirer'e inanın. bu takımı inanç, birlik ve beraberlikle kcurtarabilirsiniz."
efsaneye dönüşmüş bu maç ile ilgili sayısız anektod da vardır kuşkusuz. 10-0'a doğru şeref tribününden maçı izleyen bir demirspor yöneticisinin "yeter artık... skor tabelası benzin pompasına döndü" dediği rivayet edilir. 16 ekim 1989 tarihli hürriyet gazetesinin "ali sami yen'den notlar" başlığı altında aktardığına göre "8-0'dan sonra adana demirspor'lu muammer önce hakeme sonra da metin'e yalvararak cne olur yeter artık. rezil olduk. atmayın lütfen" demiştir. maçın sonucu skor tabelasına sığmamıştır. 10'daki sıfırın ancak yarısı görünmektedir. maçtan sonra sahaya giren muhabirlerin metin ve feyyazla birlikte "sarmaş dolaş" bir fotoğrafını çekmek isteğine ali, "konuk takıma ayıp olur. içerde çekerseniz daha iyi olur" demiştir. hakem engin kurt'un beşiktaş'ın iki penaltısını vermediği söylenir.
bir mavi şimşekler taraftanna beşiktaş'ın adana demirspor'u 10-0 yendiği maçtan bahsedecek olursanız, şöyle bir cevap almanız kuvvetle muhtemeldir: "ama rövanşı 1-1 bitmişti" böyle bir yazı yazıp 10-0'lık maçın rövanşından bahsetmemek olmaz tabii. evet, tarih 4 mart 1990 pazar. ligin ikinci yarısı... takımlar adana 5 ocak stadı'nın pek de çim sayılamayacak çimlerinde ısınıyorlar. aralarında bu satırların yazarının da bulunduğu demirsporlu kalabalık endişeli bir bekleyiş içinde. tribünde hakim olan endişeli bekleyişi "orada 10 yedik, burada da 20 yeriz", "ilk yarı 10 tane atıp gitsinler, ikinci yan oynanmasın1' türü esprilerle dağıtmak isteyen taraftarlar da yok değil. fatih, murat, ergun, ümit, muammer, hasan, tekin, muzaffer, cihat, sinan ve çetin'den müteşekkil demirspor kadrosunun karşısında beşiktaş'ın gelenekselleşen kadrosu var. ilk maçtan farklı olarak bu sefer yüzde yüz yerli bir kadrosu yok beşiktaş'ın. zira sahadaki oyuncularından birisi de wilson.
takımların ilk onbirleri sahaya gelirken, demirsporlu cihat'ın kadroda olması taraftan kızdırıyor... cihat'la ilgili tatsız yorumlar önce endişeli havanın, sonra da endişeli havayı dağıtmak isteyen esprilerin üstünü örtüyor. maçın 11. dakikasında cihat ceza sahasının dışından sert vuruyor, top ceza sahası içinde yerden sekiyor ve engin'in yanından ağlarla buluşuyor. cihat ile ilgili maç öncesi kanaat anında değişiyor. demirspor taraftarlarının mutluluğu 67. dakikada ali'nin attığı beraberlik golüyle gölgeleniyor. ardından 87. dakikada ceza sahası içindeki bir karambol anında beşiktaş rıza'yla öne geçiyor. ama hakem oğuz sarvan, rıza'nm faul yaptığını işaret ederek golü vermiyor. 90 dakika 1-1 bitiyor. sabah gazetesi spor sayfasının manşeti müthiş: "hülya yengeyi izleme, idmanları boşlama lidere yaramadı: beşiktaş gevşedi". bunun hemen altında "kartal ad.demirspor'un elinden zor kurtuldu: 1-1" yazıyor. ilk maçta gururla "milne beşiktaş'ı seyrettin mi?" diye soran vedat okyar bu sefer: "bu nasıl kartal?" diye soruyor. okyar, "beşiktaş uzayda bile oynasa kazanması şart olan bir maçı berabere bitirdi. (...) bana göre adana demirspor ligin en köfte takımı. bu takımı da yenemiyorsan şampiyon olma"14 derken; samet aybaba, demirsporlu hasan ve muhammet'in başarılı oyunlarına dikkat çekerek "beşiktaş sahada uyur gezer gibiydi" değerlendirmesinde bulunuyor.
4 mart'taki maçta beşiktaş iyi bir oyun çıkarmamıştır, bu çok açık. ancak bunda demirspor'un gayretli futbolunun da etkisi büyüktür. nihayetinde belki adana demirspor 3 puan alamamıştır, ama şampiyonluk yolundaki beşiktaş'ın önemli bir 3 puana ulaşmasını da engellemiş, güçlü rakibinden 1 puan almayı başarmıştır. böylelikle demirspor puanını 21'e, beşiktaş 50'ye çıkarmıştır. bu maç sonunda beşiktaş, trabzonspor'un 2 puan önünde lig lideriyken, demirspor 21 puanla sondan üçüncüdür. ne yazık ki adana demirspor'un beşiktaş'tan aldığı bu 1 puan pek işlevsel olmamıştır. zira lig bitiminde demirspor'un puanı 23'te kalacak ve mavi şimşekler; sakaryaspor (21), samsun (27), altay (35) ve malatya (44) ile birlikte küme düşecektir. üstelik bu küme düşen beş takım arasında averajı en kötü olan takım da 83 gol yiyip 30 gol atan adana demirspor'dur. beşiktaş mı? beşiktaş sezon sonunda şampiyon olur. üstelik bu şampiyonluk, beşiktaş'ın üç sezon üst üste şampiyonluk kazandığı serinin ilkidir.
yazının sonuna geldik. sanırım bu itirafı yapmam için en uygun zaman bu. 15 ekim 1989 tarihinin ve -tabii ki rövanşı unutmadım- 4 mart 1990 tarihinin benim için anlamı; bu tarihlerin bir demirsporlu'ya veya bir beşiktaşlı'ya ifade ettiklerinden çok daha derindir. neden mi? çünkü ben iki takımı da tutuyorum. bunun nedenlerini ya da birden fazla takımın taraftan olmanın gerçekten mümkün olup olmadığını burada tartışacak değilim. beşiktaş'ın 10 gol attığı maçı radyodan dinlerken de, babamla birlikte tribünde cihat'm attığı golü izlerken de iki takımı tutuyordum. evet, beşiktaş 15 ekim 1989'da adana demirspor'u 10-0 yendi. siyah beyazlıların tarihinde unutulmaz bir maç oldu. o gün kırılan rekor hâlâ kınlamadı. metin-ali-feyyaz üçlüsü efsaneleşti. iyi, güzel... beşiktaşlı olarak mutluyuz, gururluyuz. ama o maçın rövanşını da unutmamak lazım bence... rövanşın 1-1 bittiğini söylemiş miydim?