iki dost memleket olan türkiye ve bulgaristanın bugün yapacağı karşılaşmanın büyük alâka göreceğini tahmin etmek güç değil. bu güç olan maçın neticesini önceden tâyin etmek «kâhin» olmadığım için «kim kazanacak?» sualinin cevabını bir tarafa bırakacak ve kendi düşüncelerimi açıklayacağım… samimi olarak itiraf edeyim ki; türk futbolu hakkında bizler, fazla bir bilgiye sahip değiliz. çünkü, pek az sayıda temas yapıyoruz. bu sözü yalnız bizim için söylemiyorum. son yıllarda beynelmilel sahada isminize hemen hemen rastlanmıyor. ankarada 0-0 berabere biten maç; takımınızın kuvveti ve şöhretli futbolcularınız hakkında az da olsa bize ışık tuttu. fakat bulgar futbolu hakkında selâhiyetle konuşmam mümkündür. 1960 sezonunda fransayı 1-0, belçikayı 4-1, polonyayı 2-1, batı almanyayı 2-1 yendik…
son maçta takımımız çok kuvvetli bir ekip karşısında iki ayrı hüviyet gösterdi. birinci devre zayıftılar, dağınıktılar… ikinci devrede ise klâs, sürat, enerji ve arzu bakımından şayanı takdirdiler… buna istinaden baş antrenör ormanciev, türklere karşı ikinci devredeki tertibi oynatmak kararını verdi. kanaatimce bu tutumunda ormanciev haklıdır. ev sahibi olmak bizim için büyük bir avantajdır. buna ilâveten futbolcularımız 11 aralıkta fransa ile yapacakları dünya kupası eleme maçının elektriği içinde bulunmaktadırlar. çalışmalarımızın hedefi, 1-0 lehimize biten sofya karşılaşmasındaki başarıyı pariste de devam ettirmektir. bugünkü müsabaka çizilmiş olan istikamete doğru attığımız adımdaki isabeti göstermek bakımından büyük bir değer taşımaktadır.
türk takımının metin, can, lefter gibi beynelmilel şöhrete sahip hücum elemanlarını durdurmak elbette ki kolay olmıyacaktır. fakat bizim de manolof, naydonof, largov, kolev’imizin bulunduğunu hatırlardan çıkarmamak lâzımdır.
netice olarak bugünkü bulgaristan - türkiye milli maçı için spor-toto oynasaydım, saha avantajı ve fransa maçının psikolojik durumunu göz önüne alarak, toto kuponundaki kolona «1» rakkamı yazardım.
yazan : nörodon sport futbol kritisyeni alexandre aşiantchine