ilk basımı 2009 olan islam çupi'nin "mağlubu anlatmak" kitabından;
eskişehir'den başka avrupalı kalmadı
millî maçlardan sonra kupalarda da kıyımlar oldu ve fenerbahçe ile galatasaray'ın avrupa'ya seyahat defterleri dürüldü.
uzaktaki rövanşları görmedim. gidenler yazıyor, gurbetteki mikrofonlar bağırıyor... "fenerbahçe'yi ferençvaroş değil kaleci yavuz yaktı... galatasaray'ın ise kafasına cska yerine, ofsayt goller düştü..."
olabilir... futbolu herkes başka biçimde yazar, başka bir biçimde sesler de, şu allahın cezası skor levhasını şahsî zevklerin kartviziti yapmak imkânsız... budapeşte, moskova için "tur" yerine "kur" getirmek hiçbir işe yaramaz, artık.. çünkü futbolda hüküm giymiş sonuçları değiştirecek bir hukuk mercii kurulmadı henüz...
gerçek bir han kapısı gibi açık... türkiye'nin hasta çimen propagandası artık bir tek eskişehir'e kalmıştır. 25 yıl önce, beylerin kendilerini değil valizlerini bile göndermeye tenezzül etmedikleri taşra, şimdi futbol hollywood'u istanbul'a kupa tarziyelerini sunmaktadır.
deniliyor ki ufis-kos" gazetesinde... "eskişehir ilk turda futbol takımına değil, futbol çadırına rastladı."
kırmızı şimşeklerin mikkeli piyesinin ikinci perdesini gören bir yazar olarak, ben de eskişehir'in rakibi için, "kaya gibi bir onbir" lafını etmiyeceğim.
gördüğüm mikkeli, henüz amatörlüğünü bile delikanlılık boyuna getirememiş bir kundaktı... futbol stratejisi ışığında bol hatalı, fakat sevimli, bozucu fiziğe sahip, "hır-gür"ü olmayan bir rakipti. eskişehir'in kuvvet ve zekâ farkları çok değişik böyle bir rövanşı alıp yayışı, çözüşü ve bitirişi, yine de birinci sınıf bir futbol işçiliği taşıyordu.
türk futbolunun şimdilerde avrupa'da en büyük borusu eskişehirspor'dur... ve sonuç olarak başka bir şeyi de söylemek isterim...
kırmızı-şimşekler kendi sahasında gerek ferençvaroş'a, gerekse cska'ya beraberlik çıkarmak imkânım vermezlerdi.