kötü bir sezon geçiren trabzonspor toparlanmaya başlamış, fenerbahçe'yse şampiyonluk yolunda üç puandan başka bir şey düşünemez halde karadeniz kıyısına gelmişti. maç öncesi tabloda sarı lacivertlileri zora sokan başka sıkıntılar da vardı. savunmanın beyni ve takımın gizli golcüsü luciano cezalı, golcü marcio nobre sakattı. şartlar böyle olunca nicolas anelka en uca geçmiş ama rakip defansın arasında kaybolmuştu. yine de fenerbahçe sakin bir oyunla günü kurtarmaya bakıyordu ama fatih tekke'nin ilk yandaki golüne engel olamadılar. asıl kırılma noktasıysa 54. dakikada gelişen atakta fenerbahçe kalesine üç gollük şutun atılması ve rüştü reçber'in sihirli ellerinin bu topların çizgiyi geçmesini engellemesiydi. gidişatın kötü olduğunu gören alman hoca bir anda satranç oynamaya başlaması gerektiğini düşündü.
sonrasını rıdvan dilmen yorumluyor: "ve sahneye daum çıktı. savunmanın dengesini bozabilecek, stoperleri yanında gezdirebilecek, ön direğe iyi koşular yapabilecek, santrfor oynamasını bilen semih'i soktu. aler'in performansı bir anda arttı, semih doğru koşular yaparak sonucu fener lehine değiştirdi. bir anda maç 3-1'e geldi." fatih tekke duruma bir kez daha itiraz edip ikinci golünü atsa da daum takımının mahkum oynamasına dayanamadı ve serkan balcı'yı oyuna alıp ibrahima yattara'nın başına dikti ve trabzonspor'un son hücum niyetllerini de kırarak maça son damgasını vurdu.