maç skordan da anlaşılacağı gibi vasat bir maçtı. ama benim için en önemli olay maçtan önce değil de maçtan sonra yaşanmıştı. sezon başında göteborg'un kaptanı olarak transfer ettiğimiz ve göteborg taraftarları tarafından gençlerbirliği'nde oynarken bile takip ettikleri isveçli defans oyuncusu lars fredrik risp'in maçtan sonra ankara 19 mayıs stadının saatli tribününü dolduran "deplasmandaki" gençlerbirliği taraftarlarının önüne gelerek, o her zamanki sert ama gururlu ifadesiyle taraftarları bir süre alkışlaması tüm gençlerbirliği taraftarlarının gönlünde taht kuracağının işaretiydi sanki.
tribündeki herkes risp'in tribünler önüne gelip seyircileri alkışlamasına önce şaşırmış ama ardından acaip hoşlanmıştı. risp bunu nerdeyse her maç sonrası yaptı. bu hareketiyle taraftarları her maç sonunda minnetlerini sundu, onure etti...
risp, o sezon inanılmaz bir performans gösterdi. gençlerbirliği'ne ve takıma çok kısa sürede uyum sağlayarak, soğukkanlı ve yerinde müdahaleleriyle gençlerbirliği'ne çok puan kazandırdı. kısa sürede taraftarların sevgilisi oldu. hele bir de rakip oyuncu kaleci ile karşı karşıyayken arkadan rakibe yetişip tereyağından kıl çeker gibi topu kurtarmaları... görülmeye değerdi...
o sezon 29 maçta 2610 dakika forma giydi ve sadece 2 sarı kart gördü. hem de onca kritik müdahaleler yapmasına rağmen.
risp, 06-07 sezonunun "hem de" devre arasında trabzonspor'a satıldığında tüm gençlerbirlikliler şok geçirdi. zaten risp gittiği günden beri gençlerbirliği defansı hala oturmadı...