yugoslavlar beraberlik golünü ancak oyunun bitmesine bir dakika kala atabildiler
günerden beri neticesi merak ve heyecanla beklenen türliye yugoslavya milli futbol maçı dün 22.467 seyirci önünde oynanmul ve 2-2 beraberlikle sona ermiştir.
son aylar içinde yaptıkları 6 milli karşılaşmadan 5 ini kazanan birinde de berabere kalan yugoslav oyuncular nasıl bu devamlı muvaffakiyetlerin verdiği emniyetle sahaya çıktılarsa, bizim çocuklar da isviçrede elde ettikleri galibiyetlerle nefislerine itiması artmış olarak oyuna başlayacakları ümit edilirdi.
fakat yugoslav futbolunun dünya dev futbolcuları ile hem ayar olduklarını, ingilterenin meşhur gal milli takımını bile 5-2 yendiklerini bir türlü unutamayan ve bu tesirden kendilerini kurtaramayan oyuncularımız, ilk devrede heyecanlarını bir türlü yenemediler ve itiraf etmek lâzımdır ki, tamamen tedafük ve gayret pasif bir oyun çıkardılar.
bu yanlış taktik, tabiatiyle neticesini gösterdi ve birinci devre 1-0 misafir takımın legine neticelendi.
vakıa bu netice korktuğumuz kadar acı değildi. fakat oyunun seyri gösteriyordu ki ikinci devrede de aynı şekilde hareket edilirse büyük farkla mağlûp olmamız mukadderdi.
stadı dolduran 20 şu kadar bin kişi, devre arasında bu endişesini belirtmekten geri kalmıyor, taktiğin muhakkak değiştirilmesi lüzumu üzerinde duruyordu.
15 dakikalık devre arasında soyunma odasında neler oldu bilmiyoruz. fakat muhakkak olan bir şey varsa o da şudur ki, ikinci devre başlayınca artık o çekingen, heyecanına hakim olamayan çocuklar yerlerini arslanlar gibi çarpışan, mütemadi hamleleriyle karşı taraf oyuncularını şaşırtan, bilhassa varlıklarını ve kudretlerini rakiplerine kabul ettiren şahlanmış bir takıma terketmiş oldular.
birinci devrede saha ve top yugoslavların hakimiyeti altında idi. ikinci devrede bunun tam aksine şahit olduk. hele burhan, yugoslav kalecisini şaşırtan güzel bir vuruşla beraberlik golünü atınca ilk 45 dakikalık endişe ve hüsran büyük bir sevinç ve yavaş yavaş galibiyet ümitlerine inkilâp etti. burhanın golü koca stadyomu sevinç avazeleri ile inletti. bu gol seyircilere zevkine doyum olmaz dakikalar yaşattı. burhanon golü, yalnız beraberliği temin etmekle kalmadı, eşiğinde olduğumuza hepimizin inandığımız galibiyet golünün de arkadan geleceğini bize müjdeledi.
hemen hemen 25 bin kişi bu ilinci golün tahakkıkını tek bir kalb halinde bekliyordu. fikret, futbolumuzun bu pırlanta çocuğu, bizi fazla bekletmedi. artık spor edebiyatımızda yer eden meşhur «fikret frikiği» ile meşin topun bir mermi hızı ile rakip kaleye ikinci defa girmesini temin etti.
işte o anda stad hakikaten görülmeğe değer bir hal aldı. yer yerinden oynuyordu sanki. yugoslavların hani şu olimpiyatlarda finale kalan, bir çok memleketleri bir bir peşi sıra yenen yugoslavları, mağlup etmiştik.
fakat birden bire sahada yine bir değişiklik oldu. yine yugoslavlar görünmeğe, hissedilmeğe başladı. bu büyük muvaffakiyet bir taktik hatasına kurban mı edilecek? mamafih üzülecek bir şey yok. oyunun bitmesine beş dakika kaldı. nasıl olsa bizimkiler bu galibiyetin üstüne oturmasını bilirler. evet. yugoslavlar ağır basmaya başladılar. bizim nısıf sahamıza yerleştiler amma oyun 4 hatta 3 dakika sonra bitiyor. fakat yugoslavlar son dakikada beraberlik golünü çıkardılar.
ve böylece biz, endişeden ümide, ümitten heyecana, heyecandan sevince ve son dakikada elden kaçırılmış büyük bir muvaffakiyetin verdiği yese kadar türlü duygular içinde bocalamış, bunalmış vaziyette stadyomdan ayrıldık.