ilk maçında oynadığı futbol sonrası turnuvanın en büyük favorilerinden biri olarak gösterilen almanya'nın fiyakasını ikinci maçta fena bozan hırvatların başarısının sırrı ortaya çıktı...
tabii ki cruyff reenkarnasyonu luka modriç var (eskiden de dalmaçya'nın maradonası prosinecki yok muydu?), yüzü ibrahim akın'a ama ortaları ve bindirmeleri roberto carlos'un gençliğine benzeyen pranjiç var (robert jarni de gayet balkanların roberto carlos'uydu!), takımı için gerekirse 15 gün hiç durmadan koşacak kadar fedakar ivica oliç var (eskiden daha da fazlası davor suker vardı!)... aslında yüzlerce neden sayabiliriz ama yine de hepsini bir araya getiren slaven biliç'in marjinalliği, hırvatların başarısının nihai sırrı... kulağında küpesi, bir elinde gitarı, diğer elinde cemal süreyavari sigarasıyla klasik teknik adamların tam tersi olan biliç, kamplarda da hippi hayat tarzını oyuncularına benimsetmiş! antrenmanlar ve sabah toplantıları dışında hırvat oyuncuların eşleri ve sevgilileriyle ne isterlerse yapmalarına izin veren hatta bunu el altından teşvik eden biliç, sahada ölümüne savaşan oyuncularının arzu ettikleri gibi sevişmelerini de destekliyor.
2006 dünya kupası'nda italya ve almanya milli takımları da yılların "kampta seks"tabusunu yıkmış ve turnuva sonunda birinci ve üçüncü sıraları almışlardı. slaven biliç'in saha dışı taktiğine göre kafalarını kaldırdıklarında içleri açılan hırvat oyuncuların sahada da bu kadar keyifli bir futbol oynamaları şaşırtıcı olmadı! eee ne de olsa hırvat kızları dünyanın sekizinci harikaları değil mi?