- 1982 ile 1986 arasında bir futbolcunun kazanabileceği neredeyse bütün başarıları kazandınız ve yenilmez görünüyordunuzç. kendinizi dünyadaki en iyi oyuncu olarak görüyor muydunuz?
michel platini: ben kendime dünyadaki en iyi oyuncuyum gözüyle bakmıyordum, çünkü zaten dünyadaki en iyi oyuncuydum. daha ne dememi istersiniz? kendime sonsuz bir güvenim vardı. maça etki edeceğim, goller atabileceğimi bilirdim. 1986'ysa bir dönüm noktasıydı. o tarihte dünyanın yeni en iyi oyuncusu diego'ydu.
- sizin euro 84'te takımınızı zafere taşırken sağladığınız bireysel katkının bir benzeri nadiren gösterilmiştir. fransa'nın 1982 dünya kupası'ndaki başarısızlığından sonra kazanılan bu zaferle birlikte gelen övgüler size ne derece garip gelmişti?
michel platini: euro 84 gerçekten de iyi oynadığım tek turnuvaydı. 1978, 1982 ve 1986 dünya kupalarında sakat sakat oynamıştım. ispanya 82'ye, bryan robson'ın ilk dakikada attığı gol neticesinde feci bir başlangıç yapmıştık ama sonrasında takımda değişiklikler oldu, iyi oynamaya başladık ve insanlar bizden "avrupa'nın brezilyası" diye bahseder hale geldi. italya'da iyi oynuyordum ama milli takımda kendimi ispatlamam gerekiyordu çünkü herkes benden çok şeyler bekliyordu.
- niye sadece 31 yaşındayken futbolu bıraktınız?
michel platini: aslında 32 yaşındaydım! doğru bir zamandı. hepsinden önemlisi, yorulmuştum. sampdoria'ya karşı bir lig maçı oynuyorduk ve birden eski süratimi kaybettiğimin farkına vardım ve kendi kendime, "buraya kadarmış" dedim. eğer gol pozisyonlarına girmemi sağlayacak hızlanmaları yapamayacak duruma gelmmişsem, kendi oyunumu oynamayacaktım. alt edilmeye başlamıştım ve bu hiç de hoşuma gitmemişti. oynamaya devam edebilmek için kendi oyun tarzımı değiştirmek istemiyordum.