bazıları, cantona'nın büyüklüğü ile ilgili yapılan yorumların hepsinin birtakım soru işaretleri de barındırdıklarını söyleyebilir. örneğin avrupa kupalarındaki başarısızlığı. aslında cantona'nın united'la avrupa kupalarında yakaladığı gol ortalaması, genel gol ortalamasının üzerindeydi. fakat 1997'deki yarı finaller de gidebildiği en uzak noktaydı. acaba united'ın liderliği altında çıkabileceği en üst noktaya çıktığını mı düşünmüştü?
cantona'nın disiplin sicili de büyüklüğünün sorgulanmasına sebep olan bir başka unsur. tribünlerde oturup cezasını çekmekte olan birisi nasıl olurdu da fark yaratan, ingiliz futbolunu değiştiren birisi olarak gösterilebilirdi? united'daki ilk üç sezonunda beş kere oyundan atıldı. hemen hepsinde de adil olmadığını düşündüğü hareketlere karşı kendince misilleme yapıyordu. 25 ocak 1995'te gerçekleşen son olaydaysa, united'ın deplasmanda crystal palace ile karşılaştığı maçta, gördüğü kırmızı kartın ardından soyunma odasına giderken, yolunu değiştirip, kendisine hakaret ettiğini duyduğu bir taraftara, reklam panolarının üstünden uçarak tekme attı. saldırı suçuyla itham edildi ve kamu hizmetiyle cezalandırıldı. daha kötüsü, futboldan da dokuz ay süresince men edildi. selhurst park'taki o akşam, ferguson'ın cantona'yla ilgili sabrını taşıran iki olaydan bir tanesinin görülmesine de şaşırmamak lazım. fergie öfkeden köpürürken, fransız sadece orada oturmuş, sessizlik ve utanç içerisinde söylenenleri dinliyordu. ferguson haksız sayılmazdı çünkü united, cantona'nın yokluğunda, bir hafta içerisinde hem ligi hem de federasyon kupası'nı kaybedeceği bir sezon geçirecekti.
eğer o noktada cantona'nın united kariyeri, onu eleştiren bazılarının da "oh olsun" dercesine tahmin etmeye çalıştığı şekilde son bulmuş olsaydı, o zaman onun için neredeyse sadece "üstesinden gelinemeyen hataların bitirdiği bir dahi" veya "uzun ve şatafatlı cümleler kurmaya meyilli fakat futbolun tek ve en önemli gerçeği, 'başarmak için kurallara uymak zorundasınız' kavramaktan yoksun özenti bir filozof yakıştırmaları yapılacaktı. böylece o, emlyn hughes'un beklentilerini karşılamış bir cantona olacaktı.
fakat, sıradışı bir biçimde, britanya futbol tarihindeki en uzun cezadan döndükten sonra, herkes kendisinden kısa süre içerisinde yeni bir patlama beklerken, o, sanki damarlarının içerisinde buz dolaşı-yormuşçasına oynamaya başladı. kaptanlığa getirildi ve genç futbolcuların da eğitimlerine ve yetişmelerine katkıda mlunarak onları çifte kupa şampiyonluğu zaferine taşıdı. manchester united'ın bir ara açık farkla lider olan newcastle'ı yakalayıp geçtiği o sezon (1995-96) tam 13 maçta skoru cantona'nın attığı goller belirlemişti. st. james park'taki tek gol ona aitti. federasyon kupası finalinde liverpool'a karşı ceza sahasının köşesinden attığı gol, kalitesiyle sıkıcı geçen maçın çok üstünde bir seviyedeydi ve aynı zamanda o maçın tek sayışıydı. o vole sağolsun, cantona aynı zamanda britanya adaları dışında doğup da futbolun bu en eski kupasını havaya kaldırmayı başaran ilk kaptan olma onuruna da erişiyordu. ayrıca hem spor yazarları, hem de futbolcular tarafından da yılın futbolcusu ödülüne layık görülüyordu.
cantona o günlerde kendisini çoktan yenilemiş birisiydi. çifte kupa için girişilen mücadelede bir kez olsun otoriteyle başını derde sokmadı. sonraki sezonsa, united'ı bir şampiyonluğa daha taşırken, kırmızıyı bırakın, tek bir san kart bile görmedi. bu iki yıl boyunca sahada yaşlı bilge adam rolüne soyundu. içindeki ateşi söndürmek için giriştiği mücadeleyi iradesinin gücüyle tek başına yürüttü.
tabii ki bu sonsuza dek sürecek değildi.
1996-97 sezonunun sonunda, henüz 31 yaşındayken, cantona, futbolu noktaladığını açıklıyordu. belki gücünün azalmaya başladığını hissetmişti. ancak futbolu bırakmasının ardındaki sebepleri hiçbir zaman açıkça ifade etmedi. vedası onun tipik özelliklerini yansıtıyordu: gizemli, dramatik ve zirvede. ondan sonra old trafford eskisi kadar parlak ve göz kamaştırıcı olmadı. sanki birisi stadın ışıklarını kısmıştı. fransız sinemasında ve nike reklamlarında başarılı bir kariyer yapmak için yola koyulduğunda arkasında, bıraktığına gerçekten inanamayan hayranları vardı. bıraktığı günün üzerinden on yıl geçmesine rağmen united taraftarları, takımları arsenal, liverpool ya da herhangi bir başkasıyla oynarken, onun adını haykırmaya devam ediyorlar. yapılan bir anket taraftarın ferguson'ın halefi olarak cantona'yı istediğini gösterdi. şakayla karışık bu görevle ilgilenebileceğini ama glazer ailesi başta olduğu müddetçe old trafford'a asla dönmeye ceğini söyledi. eric mi malcolm mu? taraftarların tercihini biliyoruz. fakat ingiliz futbolu son on sene içerisinde öylesine değişti ki, kimsenin gücü, artık işleri eski haline çevirmeye yetecek gibi değil. cantona'nınki bile...