ankara'da bile gençlerbirlikli olmak "azınlık"la eş anlamlıdır. elbette bunun bir sürü sebebi var. aynı zamanda kötü yanları olduğu kadar "çok" iyi yanları da var. mesela tribündeki herkesi zaman içinde tanıyorsunuz. bir süre sonra maça gitmek akraba ziyareti gibi bir hal alıyor. tribüne girer girmez tanıdığınız-tanımadığınız bir sürü kişiye selam veriyorsunuz. hatta bazen tribünden göz aşinası olduğunuz birini otobüste-sokakta görüp selam veriyorsunuz... ya da tribün profilinden dolayı her daim sevginizi, kız arkadaşınız, eşinizi, akrabalarınızı rahatca maça götürebiliyorsunuz. çoğu önemli maça bile son 5 dk da girebiliyorsunuz ve bilet bulmama sorununuz olmuyor. kombine kartlar ucuz oluyor. belki en önemlisi de herhangi bir ortamda daha önce tanımadığınız bir gençlerbirlikli ile karşılaşınca çok mutlu oluyorsunuz :)
"az taraftarın" en kötü tarafı ise, diğer takım taraftarlarınca "bunun" sürekli bir geyik malzemesi olarak kullanılması.
bu maç sırasında manisa-alaşehir'de 301 k.d. olarak askerlik yapıyordum. malum oradaki diğer takım taraftarlarınca sürekli azınlık geyiği dönüyordu. bu maçı beraber izlediğimiz koyu fenerbahçe taraftarı hakan da aynı geyikleri sürekli tekrarlıyordu. youla ilk golünü atıp bizi 1-0 öne geçirince ben çılgına dönmüştüm. o sırada televizyonda gençlerbirliği tribünü ekrana geldi. 5 ya da 6 kişi vardı tribünde. bunlardan biri sağa saola doğru koşuyordu. hakan bana dönüp "hayret bayağı çoksunuz" diye yine laf atmıştı.
yıllar sonra o sağa sola koşan arkadaşla bir maç sonrası sakarya'da tanıştım. çocuğun o maçtan önce iddia oynadığını ve gençlerin kazanması durumda iyi bir para kazancağını, youla gol attıktan sonra bir sağa, bir sola doğru koşarak "kupon tuttu, kupon tuttu" diye bağırdığını öğrendim :)