dün «şampiyonlar şampiyonu» real madrid, ikinci golü atmak için değil, ikinci golü yememek için çırpınırken, «saha bozuk olmasa» deniyordu. evet, dün saha bozuktu. amma bundan bozuk sahada «futbol» oynayan varoş löbogo'ları, ujpestleri görmemiş miydik? realliler oynatmayan, sadece sahanın bozukluğu muydu? yoksa madrid'de cebe atılmış «2-0» ı düşünüp, milyonluk ayaklarını tehlikeye atmak istemeyen, bizzat kendi asları mı?... niçin beşiktaş, «türk futbolu» nu mükemmel temsil onbir gencin başarısını hesaba katmıyoruz? beşiktaş istanbul liginde yedincilikten altıncılığa yeni çıkmıştı, zor çıkmıştı. lâkin dün real madrid'in karşısında bir «şampiyon» gibi oynadı. hem bu beşiktaş istediğimiz, özlediğimiz beşiktaştı da... kalesi önüne toplanıp sadece «müdafaa» yapan bir takım değil şöhretli rakibine müşkül anlar yaratan hücumların kahramanı bir takımdı bu...
herhalde real madridliler bu sahada maç yaptıkları için «talihsiz» idiler amma bu maçta bu azimli, bu başarılı beşiktaşın karşısında sahadan mağlup çıkmadıkları için «talihli»...