190-91 sezonunda fenerbahçe'yi kadıköy'de 6-1 yenen takımın oyuncularıyla gerçekleşen bir randevu. necdet zorluer ve öğrencileriyle dün ve bugüne dair hoş bir sohbet...
biri kahramanmaraş'tan, biri manisa'dan, biri izmir'den, biri bursa'dan geldi. onlar için kariyerlerinin en güzel yıllarını geçirdikleri takımla ilgili çağrıya kayıtsız kalmak bile düşünülemezdi. ev sahipleri ise randevu saatinden önce heyecan içinde yerlerini almıştı. çünkü 1990'lı yılların başında fırtınalar estiren, özellikle de fenerbahçe'yi üst üste iki kez istanbul'da devirerek tarihe geçen aydınspor toplanıyordu. bu başarılarla dolu dönemin noktalanmasının ardından gerçekleşen ikinci büyük buluşmaydı. ilk toplanma o yıllarda aydınspor'a kaptanlık yapan, ikinci lig'den a milli takım'a çağrılarak herkesi şaşırtan sol bek hayrettin tabak'ın yakalandığı amansız hastalıktan kurtulması için düzenlenen gösteri maçı içindi. ikinci randevunun organizatörü ise fourfourtwo oldu.
hayrettin çok zor günlerin ardından iyileşmişti ama bir yakınını kaybettiği için çok arzu etmesine rağmen bizimle birlikte olamadı. teknik adamlık yapan faruk, eser ve ilker ile çocuğuna bakmak zorunda olan komando ismail (taviş) mazeretliydi. yeri gelmiş ken belirtelim, kaleci eser kardeşler futbolu daha bu sezonun başında 42 yaşında bıraktı. başkan mukan perinçek yoğun iş temposunun kurbanı oldu. izinsiz gelmeyenlerin hanesine ise takımın organizasyon sorumlusu murat yoldaş tarafından bir çentik atıldı. son yılları zorluklar içinde geçiren ve ikinci lig a, ikinci lig b kategorisi derken 3. lig'e düşen aydınspor'un hali hepsini kahrediyordu. hatta onları bir arada gören aydınlılar da onlara 'acaba bir çözüm var mı?' gibilerinden bakıyordu.
- röportaja güzel günleri özellikle de fenerbahçe tarihinin en ağır hezimetlerinden biri olan 6-1'lik maçı konuşarak başlamayı tercih ettik. ve ilk sözü dönemin teknik direktörü necdet zorluer'e verdik...
aydınspor birinci lig'e yükseldiği zaman üç senelik bir program yapıldı. ilk yıl ligde tutunmayı sonra yukarılara yaklaşmayı, ardından şampiyonluğa oynamayı hedeflemiştik. ikinci lig'de mutlu sona ulaşan takıma iyi takviyeler yaptık. aynı ülkeden yabancılar almayı uygun bulduk ve transfer ettiğimiz cezayirliler de çok iyi çıktı. ligin ilk maçının deplasmanda fenerbahçe ile oynanacak olması pek çoklarınca dezavantaj gibi görüldü. ama ben farklı düşünüyordum. çünkü yenilsek kimse bize bir şey demeyecekti. fakat puan almamız birinci lig'e büyük özgüvenle başlamamızı sağlayacaktı. nitekim 6-1'lik galibiyet yolumuzu açtı. o yıl onbirinci olduk. aynı kadroyu muhafaza ettik. yönetim, teknik kadro ve futbolcu bazında istikrarı koruduğumuz ertesi sezon yine bir fenerbahçe galibiyetiyle start aldı. ilk üç maçı kazanınca aslında bir yıl sonrası için koşduğumuz şampiyonluğa oynama hedefini erkene almak bile aklımızdan geçmeye başladı. o yılı beşinci tamamladık. bir puanla uefa kupası'na katılma fırsatını kaçırdık. tüm unsurlarda istikrar bize başarıyı getirdi. bir sonraki sezon ise çözülme başladı. takımın performansı herkesin dikkatini çektiği ve ekonomik açıdan yeterince güçlenemediğimiz için oyuncularımızı kaptırdık ve sonuçta lige veda etmek zorunda kaldık. sonrasında gelgitler ve şimdiyse üçüncü lig'e düşen, başkanı, hocası, oyuncuları kaçmış ağır borç yükü altındaki aydınspor...
- fenerbahçe'nin yaşadığı hezimet esnasında görevde olan guus hiddink halen çok ünlü bir teknik adam. onu izlerken ben bu adamı 6-1 yenmiştim diye içinizden geçiriyor musunuz?
tabii ki o maç aklımıza geliyor ve övünüyoruz. elimizdeki imkânlarla onlara sunulan imkânlar çok farklıydı. onlara her zaman daha sabırlı davranıldı. fakat ben her zaman türk antrenörlerine inandım. hâlâ da yabancılardan bir eksiğimiz olmadığını hatta artılarımız olduğunu düşünüyorum."
- sıra aydınspor'un golcüsü, günümüzün antrenörü hikmete gelmişti. o hikâyeyi biraz daha geriden anlatmaya başladı...
aydınspor'un birinci lig'deki başarısını değerlendirmek için bir önceki sezona yani ikinci lig'deki şampiyonluğa bakmak lazım. o zaman göztepe'yi fatih terim çalıştırıyordu. antalyaspor harika bir kadroya sahipti. lig kalitesi üst düzeydeydi. aydınspor'un da süper bir ekibi vardı. o zorlu ligde sadece bir mağlubiyet alarak birinci lig'e yükselmek gerçekten önemli bir işti. zaten güçlü olan kadroya birinci ıig'de iyi yabancılar da katılınca sonuçlar kendiliğinden geldi. fenerbahçe maçım unutmak mümkün değil. o gün çok iyi oynadık. doğruyu söylemek gerekirse fenerbahçe de beklenmedik kadar kötüydü. ama biz o galibiyetle yetinmeyip iki sezon süresince iz bırakacak bir performans sergiledik. ben ilk fenerbahçe maçında vardım. hatta hiç beklemediğim şekilde yedek kalmıştım. oyuna girdiğimde 2-1 öndeydik. topla ilk buluşmam gol oldu. bu aynı zamanda maçı koparmamızı sağlayan goldü. sonra beşinci golü de ben attım.
- geçmişin sert beki gazi'ye ise ikinci fenerbahçe zaferini ve savunmada birlikte oynadığı unutulmaz cezayirli amani'yi sorduk...
6-1'lik galibiyetle üzerlerinde psikolojik bir etki yaratmıştık. bunu istanbul'da sonraki sezon oynanan ikinci karşılaşmada hissettim. onları yine yenmek çok keyifliydi. fenerbahçeliler ise bu duruma çok sinirlendi. maç sonunda gerginlikleri yüzlerinden okunuyordu. amani çok iyi, çok yönlü bir oyuncuydu. takıma çök önemli katkısı oldu. hem iyi bir savunmacıydı hem de bizim için çok gol attı. takımla çok iyi kaynaşmıştı.
- antrenör kamber altıntaş biz sormadan 6-1'lik maçla ilgili konuşmaya başlıyor...
fenerbahçe maçında öncelikle, tribünlerin "kekliği düz ovada avlarlar" şarkısını söylemesi ve rakip futbolcuların "hiç şansları yok" diyerek seyircilerini ateşlemesi bizi kamçıladı. bence 2-1 kazandığımız fenerbahçe karşılaşmasından da 6-1 galip ayrılabilirdik. buna herkes inansın. ama o maçta hakem yusuf namoğlu iyi bir yönetim gösteremedi.
- aydınspor'un hafızalara kazınmasında bursaspor'dan alınan futbolcuların da önemli bir rolü var. ikinci lig'de şampiyon olan ancak statü engeline takıldığı için bir anda dağılan yeşil-beyazlı takımdan ege'ye gelenler arasında murat yoldaş kulübün transfer politikasındaki doğruların önemine dikkat çekiyor...
aydınspor'u farklı kılan noktalardan biri, bugün yaygın bir şekilde gerçekleştirilen oyuncu tarama çalışmalarını 1980'li yıllar sonunda doğru bir şekilde uygulaması ve takıma iyi isimler katmasıydı. genel kaptan erkan perinçek bu konuda kendii çok iyi yetiştirmişti. biz de bu araştırma çalışmaları çerçevesinde aydınspor'a geldik. benimle birlikte bursaspor'dan gelen faruk, talip ve eser ile birlikte çocuk denecek yaştan itibaren beraber oynamıştık ve güzel işler başarın iştik. kaynaşma çok iyiydi. insanların futbol hayatında yaşayamayacağı güzellikleri burada yaşadım. günümüzde ikinci lig'de şampiyon olup kadrosunu tamamen değiştiren takımlar var. aydınspor bunu yapmadı. yetenekli oyuncularına güvendi. onların üstüne ekleyerek güzel bir ivme yakaladı. bu uzun vadeye yayılabilseydi her şey farklı olacaktı.
- takımda fenerbahçe'ye karşı en çok maç oynayan önder'e zafer maceralarını anlatmak yerine aydın'da fenerbahçe'ye karşı alınan farklı mağlubiyetlerin sebebini açıklamak düştü...
5-1 kaybettiğimiz maçta biz 75 dakika 10 kişi oynadık. son dakikalara kadar ise mücadele 1-1 devam ediyordu. sonra sadık deda iki tane penaltı verdi, iş koptu. tabii yenilgi de futbolun doğasında var. zaten futbolseverler bizim kaybettiğimiz değil kazandığımız fenerbahçe karşılaşmalarını hatırlıyor. benim eklemek istediğim şey şu. arkadaşlık çok iyiydi. saha dışında da hep birlikte vakit geçiriyorduk, eğleniyorduk. kimse kimsenin ne kadar para kazandığım merak etmiyordu. amatör bir ruh vardı. neticede de iyi sonuçlar geldi.
- ercan kılıç aydınspor fenomenine biraz daha felsefi yaklaşıyor...
ben ikinci lig'de şampiyon olan ekipte yoktum. ertesi sene altay'dan transfer edildim. geldiğimizde çok iyi ortam olduğu için hemen kaynaştık. antrenman biterdi 15 kişi eğlenmeye giderdik. aydınspor'da geçirdiğim dönem kariyerimin en güzel yıllarıydı. biz, bugün çok konuşulan joga bonito (güzel oyun) söyleminin yıllar öncesindeki uygulayıcısıydık. güzel futbol sergiliyor, keyif alıyorduk. herkes bizi fenerbahçe zaferleriyle hatırlıyor ama biz gaziantepspor'u deplasmanda 4-0 yenerken de olağanüstü oynadık. beşiktaş'a 5-3 yenildik ama gordon milne'in takımı toplam on maçta bile kolay kolay üç gol yemiyordu. keşke tüm maçlarımızı televizyon verseydi de herkes güzel oyunumuzu izleyebilseydi.
- eski aydınsporlu taner şimdilerde hakemlik yapıyor. o da unutulmaz takımın altay kökenli futbolcularından biri. bu kalabalık röportajda antrenörlük yapan arkadaşları "ne olur ne olmaz bizim maçımızı yönetir" diyerek ona özel ilgi gösterdi. az ama öz konuşuyor taner hoca...
ekip ruhunun yakalanması aydınspor'un bugün bile hatırlanmasını sağlayan faktördü. elbette ki oyuncuların kalitesi de önemliydi. saha içinde oynadığımız futboldan keyif alırdık. maçlar dışında da çok eğlendik. birlikte bulvarda tur atmak, çöp şiş yemek, kâğıt oynamak gibi basit şeyler bile bizi birbirimize bağlardı. zaten evliler bizi çok kıskanırdı.