her şeyin kötü gittiği zamanlar yaşıyordu beşiktaş. açıkcası wolfsburg malubiyetinden sonra moralsiz beşiktaş'ı trabzon avni aker de yer diye düşünüyordum.
maçın ilk yarısı da tahmin ettiğim gibi geçti. trabzon beşiktaş'ı yedi. trabzon kalecisini bir kaç geri pas dışında ilk yarı hemen hemen hiç görmedik. umudum her geçen dakika kırılıyordu. beni tek şaşırtan ise yeteneklerine güvendiğim kaleci hakan'ın kurtarışlarıydı.
ilk yarının son dakikalarına doğru arkadaşlardan bir telefon aldım ve "kanka ikinci yarıyı dışarda izleyelim, hadi dışarı çıkalım" dediler. hiç itiraz etmedim ve kendimi dışarı attım.
arkadaşlarla buluşunca ise " boşverin maçı, gidişat kötü, en az 3 yeriz" dedim ve bir cafeye gidip oturduk. arkadaşıma gelen bir telefonla ernst'in gol attığını duyunca sevindim ama umutlanmadım. sohbet iyiydi, maçı çok düşünmedim maç bitince telefonla bir arkadaşa bağlandık ve 0 - 2 kazandğığımı öğrendik. açıkcası çok şaşırdık.
eve gelince ise kardeşim, "hakan süper oynadı, şansımızda yerindeydi" dedi.
özetlerden ernst'in gölü gördüm de. o nasıl bir vuruştur ya!
hamiş: beşiktaşta kaptanlık pazu bandı siyahtı, çok beğendim. maçtan önce rahmetli spor yazarı ilker ateş için saygı duruşu yapıldı.