hacettepe santrforu hayri ofsayt mıydı? orası mühim değil... mühim olan, hayri'nin topu kapıp sağı, solu, önü, arkası boş halde kaleye akmasıydı. hayri'ye yetişmeğe çalışan naci, ayağı kayarak yere düşünce...
herkes hacettepe'nin maçın 8 inci dakikasında yapacağı bu ilk golü beklemeğe başladı. işte hayri ceza sahasına girmiş, şütünü çekmişti ki, özcan kaleden ok gibi fırladı ve hedefine gitmekte olan bu "golü" yok etti. fakat 7 dakika sonra fenerbahçe'nin bir küçücük adamı, mikro mustafa, aynı durumda rakip kalecinin kendi"gol"ünü yok etmesine meydan vermeyecekti. şütünü, hem de falsolu olarak çekecek ve oyunun 15 inci dakikasında takımını 1-0 ileri durumu geçirecekti.
şu iki hareket dünkü maçın düğüm noktaları oldu. ilkinde golü kurtaran özcan'ın, ikincisinde golü atan mustafa da sahanın en iyileriydi. fenerbahçe çetin ve çetin olduğu nisbette iddialı bir rakiple oynadığı maçı daha ilk devresinde kazanıvermişti. şerefiin bir pası mikronun ayağiyle ağları bulduktan on dakika sonra şere'fin bir ikinci pası da ileri fırlayan ve ilhandan daha süratli olmanın mükafatını gören yüksel'in vuruşuyla ikinci gole gitti. sarı - lacivertli takım, forvetinin bütünüyle ahenkli ve tesirli oynaması sayesinde rahatlamıştı. mikronun sağdan topla avut çizgisine kadar yanaşıp da yaptığı ortayı niyazi zarif bir atakla gole çevirince. «artık zor maç» «kolay oyuna» dönmüştü.
galibiyeti perçinleyince
fenerbahçe devreyi 3-0 galip kapamadan az önce ergunu çıkarıp akgünü sol hafa almış- niyazi de sol açığa aktarmıştı. fakat sarı - lacivertli takımdaki değişiklik, bundan ibaret kalmayacak, ikinci devrenin hemen başlarında avni solbeke. basri solaçığa, akgün sağhafa, niyazi de tekrar sol hafta geçeceklerdi. bu son tadilat maçın ikinci yarısının ilk on dakikasında tam üç büyük tehlike atlattıktan sonra yapılırken, çok kimse «tebdili mekanda ferahlık vardır» diye düşünecekti. lakin fenerbahçe golü yemeden ferahlamıyacaktı. bir an boş kalan hayri, sert şütünü çekecek, kale ağzında topa timuçin'in dokunmasıyla de gol tamamlanacaktı. sarı - lacivertli takım. lefterin kornerine isabetli bir kafa vuran basri vasıtasiyle maçın son golünü attıktan hemen sonra hakem de niyaziye sertçe vuran hayriyi sahadan atacaktı, fenerbahçe bir devredeki hayreti ve oyunu ile 3 gol atmış, ikinci devrede ise hacettepe'nin, zaman zaman baskı şeklini bile alan gayreti ve oyunu, oradaki 3 farkı kapatmaktan öteye geçememişti.
fenerbahçe geri hatları emin ve gününde bir kaleci önünde vasat bir müdafaa olarak görünmüş. bu arada daima istikrarlı ve başarılı oynayan osmanın zayıf hareketlerle sönük bir gün idrak ettiği farkedilmiş, hafta aksayan avni bekte toparlanmış, solaçık tanınan niyazi sol hafta ümit verici, bir gayret göstererek vazifesini hakkiyle yapmış, diğer elemanlar ise alçalıp yükselen bir grafik içinde vasat not almaktan kurtulamamışlardı.
sarı - lacivertli takımın ileri hattı ise ilk devrede mükemmel oynamış, netice almış, bu hattaki oyuncuların her biri diğerini tamamlamış, ancak üç golden sonra bunalan geriye yardım dolayısiyle ikinci devrede maçın birinci yarısındaki tesir gittikçe azalmıştır.
bu maçın unutulmayacak bir hatırası da, hakem faik gökay'ın aynı gün futbol federasyonu başkanlığına getirilmesi dolayısiyle bir diğer ankaralı hakemin idaresinde oynanmış olmasıydı.