bursaspor 1995 senesinde, intertoto kupasında turları atlarken, 27 yaşında bir gurbetçi golleri birer birer atıyordu. wimbledon'a, jerusalem'e, kosice'ye, ofi'ye... yarı finalde, o unutulmaz maçta karlsruhe'ye attığı ağları delen gol ise hâlâ akıllarda. evet, ercüment'ten bahsediyoruz. türkiye'ye geç gelen, çabuk kaybettiğimiz ercüment şahin'den.
isviçre'de bülach'da başladığı futbol hayatını, chiasso ve zürih'de sürdürür ercüment. o dönem bir kez de ümit' milli takım formasını giyer ve unutulur. ta ki nejat biyediç'in çabaları sonrası bursaspor'a gelene kadar. o dönem yeşil-beyazlı takım iyi bir hava yakalar, timsah sevincinin mucitleri arasında yer alır. ercüment, hücumda baliç ve musisi ile inanılmaz uyum içinde oynar. dönemin milli takım teknik direktörü fatih terim onu milli takıma çağırır.
bursaspor, avrupa'daki başarısını ligde tekrarlayamayınca kötü günler başlar. teknik adam nejat biyediç gönderilir, gordon milne gelir. musisi, baliç, ercüment ve diğerleri de birer ikişer ayrılır bursa'dan. ercüment önce altay'a kiralanır sonra da vanspor ve kombassan konyaspor'da oynar. türkiye'deki son durağı sarıyer olur: "o günlerde sarıyer'deki idman şartları çok kötüydü. futbolcular para alamıyordu. oğlum da büyüyordu ve isviçre'ye gitmeye karar verdim." doğduğu kente, zürih'e döner ercüment. bir taraftan yetiştiği takım bülach'da oynar, diğer yandan teknik adamlık diploması için girişimlere başlar. üç yılın ardından eşinin memleketi eskişehir'e yerleşmeye karar verir. ercüment şimdilerde eskişehir'de. türkiye'deki futbol , günleri bu kez futbolcu olarak değil antrenör olarak sürdürüyor. hem açtığı bijuteriyi işletiyor hem de süper amatör küme'de mücadele eden anadolu üniversitesi futbol takımı çalıştırıyor. tez zamanda türkiye'de hatırı sayılır bir teknik adam olmak istiyor.