ne hikmetse, hava ve saha düzeldikçe, oyunlar bozuluyor. mithatpaşa stadı dün de bu renksiz ve zevksiz maçlardan bir yenisine sahne olurken, yağışlı havalardaki kötü oyunların bütün günahını sahanın çamuruna yüklediğim için adeta mahcubiyet duyduk.
tek golle bir tarafa güleryüz gösteren maçta iki takım da kati bir hakimiyet kurmuş değildi. fakat 90 dakikalık müddet içinde galibiyete daha çok yaklaşır görünen taraf, daima galatasaraydı ve netice de bu yakınlığın ifadesi oldu. sarı-kırmızılı forvette yer alan elemanlar vazifelerini hakkıyle yapabilselerdi, sayı tabelasının galatasaray lehine iki üç defa daha değişmesi pek mümkündü. zira, galatasaraylıların kullanamadığı fırsatlar, "yüzde yüz gol" olacak nevi'dendi. buna karşılık karagümrüklüler saha ortasında rahatça götürdükleri meşin topa, rakip kale önünde aynı kudretle hükmedemediler ve birçok pozisyonların doğarken ölümüne göz yumdular.
yıldız tablosunun kısa tetkikinden de anlaşılacağı gibi, karşılıklı iki forvetin cansızlığı, müdafaa elemanlarına başarı imkanı sağlamıştı. halbuki maçtan önce en çok güvenilen futbolcular, iki taraf forvetinde toplanmış bulunuyordu.
yarım başarılan taktik
oyun başladıktan az sonra karagümrük onbirinin ileri hattında alışılmamış bir taktiği denediği görüldü. mutadın aksine iki açık geri oynuyor, ileride ise üçorta kalıyordu. iki açık, turhanla aydının birer iç gibi geriye yardımları, galatasarayı da bu oyun tarzına uymak zorunda bıraktı. boş kalan saim ileri gitmek ve forveti desteklemek imkanı buluyordu.
bu taktik bir şartla faydalı olabilirdi: ilerleyen dakikalarda birden "wm"e dönülmesi ve bu ani taktik değişikliği ile rakip defansın şaşırtılması lazımdı. kırmızı-siyahlılar ise bütün maç boyunca, "iki açık geri - üçorta ileri" taktiğini hiç değiştirmeden tatbikle, bir yenilik yaratmış olmadı ve verilen talimattan beklenen sonucu sağlıyamadılar.
öte yandan galatasaray yetkilileri de, nizamnamenin yeni "oyuncu değişebilir" hükmünden garip bir şekilde faydalanmak yoluna gittiler. oynadığı 28 dakikada pekala "vazifesini yapan" nuri'nin çıkarılması, doğrusu herkesçe yadırgandı. takım kurmak kadar, oyuncu değiştirmenin de bir "sanat" olduğu hakikatı, bir kere daha tatbik zemini bulmuştu. neyse ki, nuri'nin çıkarılması ile oyuna alınan dursun, solbekte "sahanın en iyileri" arasına girecek derecede oynamıştı da, hata zamanla unutuldu.
3-0 yerine 1-0
maçın ilk güzel şutunu 12. dakikada turhan çekmişti. mukabil akında da nuri'nin atağını kesen erdoğan, kalesini büyük tehlikeden korudu. ilk mühim fırsatı ise, isfendiyar kaçırıyordu. tamer'in boşaltığı kale, gol için ne kadar da hazırdı.
28. dakikada galatasaray nuri'yi çıkardı. dursun'u solbeke aldı. ismail'i sağbeke, selim'i sağhafa, coşkun'u da soliçe aktardı. bu ana kadar coşkuna veriken "kadri'yi marke" vazifesi de ismail'e geçiyordu.
devrenin bitimine beş dakika kala, cengiz'in kaydettiği gol, aynı zamanda maçın mukadderatını tayin etti. eğer bir dakika sonra suat kale önünde topu bacakları arasından kaçırmasa, ondan bir dakikada sonra da isfendiyar kafa vuruşunu havaya doğru yapmasa, devrenin galatasaray lehine 1-0 değil, 3-0 biteceği muhakkaktı.
golsüz 45 dakika
ilk devrenin son beş dakikasında üç tehlike yaratıp birini gole çeviren sarı-kırmızılı takımın ikinci yarıda gol adedini yükseltmesi uzak bir ihtimal sayılımazdı. lakin ilk devrenin büyük kısmında rakiplerine nisbetle daha çok topla oynayan karagümrüklülerin beraberliği teminde gecikmeyecekleri de, bir diğer yakın ihtimal olarak görünüyordu.
devrenin ilk 15 dakikası iki tahmine de hak kazandırır şekilde geçti. 5. dakikada metin'in ileri pasına yetişen isfendiyar, topu tutmuş, sürmüş, fakat kaleye yaklaşırken birden havaya dikmişti. bu, muhakkak bir goldü. öte yanda da kadri, üç kafa vuruşu ile eski takımının kalesine üç tehlike geçirtmişti. bunlardan ilkinde topa acemice istikamet verip avta yollamak, kadri gibi bir "usta" dan beklenemezdi. ikincisi yüksel'in kucağında erimişti. "hak oyunu üç"tü amma, üçüncüde de üst direk kadri'ye gol fırsatı vermedi.
maçın son yarım saatinde heyecan ölçüsü artacağına azaldı. bu arada bir karambol ve onun peşinde saim'in şandeli, tamer'i iki defa güç duruma düşürdü. coşkun'un güzel, temiz şutu az farkla avta gitti. nihayet cengiz'in 35. dakikada topu ağlara göndermesi, hakemin "ofsayt" kararıyla tesirini kaybetti. herşeye rağmen, son dakikada ceza sahası içinde kazandıkları çiftvuruş karagümrüklülere beraberlik imkanı vermişti. bunu da kullanamayan takım artık mağlubiyete boyun eğmek zorundaydı.