ankara da maç izlemek zordur. özellikle de ankaragücü- beşiktaş maçlarını. şampiyonluk iddası az olmasına rağmen güzel futbol oynayan beşiktaşımızı izlemeye babamla beraber karar verip 19 mayıs'a maç izlemeye gittik. maça saatler öncesinde gidip dış sahada amatör maçlar baktık, ciğer ekmek yedik. güneşli bir bahar günüydü. bursalı ve ankaragüçlü taraftarlar beşiktaşa küfür ediyorlardı.
gözü dönmüş taraftarların arasından geçerek gişelere gittim ve sıra beklemeye başladım. kale arkası biletleri için çok sıra vardı; mamafih maraton biletleri için hiç sıra yoktu. babam dış sahada biraz oyalandıktan sonra yanıma geldi ve "maraton ucuzmuş, maratona girelim", dedi. uzun süredir beklediğim kalearkası sırasından çıktım ve maratondan iki bilet aldım.
hiç sıra beklemeden maratondaki yerimize geçtik. ankaragücü taraftarları bize pis pis bakıyordı. bende mümün olduğunca bakışlarımı kaçırıyordum. maçın başlaması için süre azaldıkça bursa ve ankaragücü taraftarları bize doğru küfretmeye ve ellerindekini fırlatmaya başladıklar. arada polis olmasına rağmen bize doğru saldırıyorlardı ve polisle itiş kakışa giriyorlardı.
ankaragüçlülerle bizi ayıran tel örgüye ankaragüçlüler pankart açtılar. açılan pankart bizim görüş açımızı engelliyordu ve gecekondu tarafındaki kalenin bize göre solundaki korner bayrağı çevresini göremiyorduk. polis pankartı indirmeye kalktı ve ankaragüçlüler tarafından püskürtüldüler. daha sonra bir baş komiser elinde telsizi ile geldi ve o "pankartı indirin lan!" diye bağırdı. ankaragüçlü ve bursalı taraftarlar kuzu kuzu pankartı indirdiler.
pankart hadisesinden sonra ankaragücü tribünündekiler iyice saldırganlaştılar. bir anda polislere doğru haraketlendiler. amaçları polisleri geçip bize saldırmaktı. bu sefer polis ankaragüçlüleri püskürttü. hayatım boyunca hiç unutmayacağım bir manzarayı o an yaşadım.
polis ankaragüçlüleri püskürtürken, ankaragüçlü bir taraftar kız arkadaşının elinden tutuyordu. polis kız da var diye o taraftarla kız arkadaşını, bize saldıran ankaragüçlü taraftarlardan ayırıp bize yakın tarafa koydu. o adam ise bir yandan sevgilisinin elinden tutup diğer yandan bize küfretmeye başladı.
maç başlayana kadar o ilkel öfkeye maruz kaldık. açıkcası çok umursamadıkta ama o çift tüm gün aklımda yer etti.
maça ankaragücü güzel başladı ve umut bulut'un, ibrahim toroman'a attığı şık çalım ve güzel vuruşu ile öne geçtiler. ibrahim toroman ise yaptığı hatayı on dakika sonra telafi etti ve kornerden gelen topa güzel bir kafa vurdu. top belkide gol olmak üzereyken gökhan güleç dokundu ve gol kendi atmış oldu.skor 1-1 idi ve beşiktaş kedine gelmişti.
tüm ilk yarı beşiktaşımızın baskılı oyunu ile devam ediyor ama bir türlü gol gelmiyordu. ilk yarının son dakikasında ise koray avcı'nın ara pasında ibrahim üzülmez, namı değer deli ibrahim, topu çok güzel kontrol etti ve dar açıdan sol ayağının dışıyla çok şık bir gol attı. golcü özelliği pek bulunmayan ibrahim üzülmez'in gol atması bir anda statda coşkuyla karşılanmıştı. bir anda 19 mayıs'ı "ooooo deli ibrahim" tezahüratları kaplamıştı.
lig tv de sonraki gün maç özetini izlerken golden sonra herkesin ibrahim üzülmezi tebriğe gittiğini, deli ibrahim'in ise "ronaldinio atamaz bunu" diyerek güldüğünü gördüm. gerçekten de atamazdı.
ikinci yarıya ilk yarida olduğu gibi ankaragücü güzel başladı ve hemen gol buldu.mısırlı forvetleri ahmet belal, ali güneş'in sektirdiği topu güzelce takip etti ve net bir vuruşla cordoba'nın sağından golünü attı.
ikinci yarı ilk yarının kopyası gibiydi. beşiktaş gol yedikten sonra kendine geldi ve baskıya başladı. kaleci serkan kırıntılı atletik özeliiklerini kullanarak bir çok şutu kurtarmayı ve kornere çelmeyi başardı. azalan zaman ankaragücüne cesaret vermekteydi ta ki 85. dakikaya kadar. bobo'nun ceza yayından içeri doğru verdiği şişirme pasta tümer, kaleci serkandan önce davranıp kafa vurarak beşiktaşımızın 3. golünü attı. bize küfreden ankaragüçlülerin sessizliklerini izlemek çok keyifliydi.
maç bitti derken ankaragücü bir aşırtma topla beşiktaş savunmasını gafil avladı. ikinci golün sahibi ahmet belal ve kaleci cordoba ceza sahsının 10 metra kadar dışında karşı karşıyaydılar. ahmet belal daha çabuk davrandı ve topu cordobanın üzerinden aşırttı. cordobayı geçen top ceza sahasında bir kez sekti ve tekrar havalandı. o an sanki zaman durmuş gibiydi. seken top kale direği kadar havalandı ve üst direkte sekip dışarı çıktı. şimdiye kadar izlediğim en şansız anlardan birini yaşadı ankaragücü ve puanı kaybetti. maçı kazanmıştık ama herkes o son direkten dönen topu konuşuyordu.
ankaragüçlülerin dışarıda görüşürüz tehditlerinden dolayı kırk beş dakika tribünlerde bekledik. ilk yirmi dakika kimsenin şikayeti olmasa da beklemek sinirleri gerdi. daha sonra stattan çıktık ve dayak yeme korkusundan bir taksiye binip evimize gittik.