mevlüt sarı: yok gari boncuk! (ankaragücü - beşiktaş)
nisan 2, 2010
geçen haftaki bjk-eskişehir maçını stadta izleyemedik, bari ankaragücü-bjk maçını stadta izleyelim de geçen haftayı telefi edelim istedik ancak, mustafa denizli yine damgasını vurdu maça sağ olsun. sezonun sonuna doğru yokuş aşağı ilerlerken kritik virajlar teker teker takımların önüne gelirken en kritik maçlardan birine daha çıkıyordu beşiktaş. geçen hafta muhteşem bir dönüş yaparak "varım" diye haykırmıştı bir kez daha şampiyonluk umutlarını yeşertmek adına ancak, geçen hafta nasıl bir mücadele verilmişse artık, ferrari’nin yanına tello, ernst ve nihat da eklenmişti "kadroda eksik olan futbolcular" listesine. öyle bir durum vardı ki, beşiktaş’ın ilk 18′inde 3 kaleci bulunuyordu. beşiktaş kazanıp, rakiplerin strese girmesini sağlayarak haftadan kârlı çıkmayı amaçlarken, ankaragücü kendisi için olmasa bile, kardeş takımı bursaspor’un şampiyonluğu adına ne koparsa kârdır mantığı ile puan ya da puanlar hedefliyordu. mevcut eksiklikler sebebiyle yusuf’un veya serdar özkan’ın ileri solda oynayacağını düşünmüştük veya yusuf’un ileri ikilinin arkasında yer alacağı bir dizilişle çıkmasını bekliyorduk fakat, aklın yolu mustafa denizli için asla ve asla bir değildir. ısınmak için çıkınca futbolcular "kel" biri gözümüze çarptı. hani ernst diye haykırmak istedik ama değildi bir baktık ki, baki mercimek ve gökhan zan’ın boşluklarını dolduran, bu sezon sağ olsun tehlikeli ataklara sebep olan, gollere sebep olan, puan kayıplarına sebep olan ibrahim kaş imiş kendisi. antalya’da biz ütopik gibi görünen mantıksız bir şey gerçekleşince "yok gari boncuk" yorumunu yaparız. kasımpaşa maçından sonra kafasında kaş’ı fiilen bitirdiğini bizzat kendi yorumlarından anladığımız denizli, boncuk bulmuşcasına tekrar sarılınca kendisine, yorumumuzu da antalyalı olarak o yönde yaptık. hani illa bir sağ bek aranıyorsa bu takıma, rıdvan şimşek’in ibrahim kaş’tan sadece kilo, boy eksiği vardır, performans bakımından da bir sağ bekin yapması gerekenleri de fazlasıyla yapabilecek kapasitede, ayaklarına hakim, kıvrak, hızlı bir futbolcudur ancak, denizli bu inatları var adamın. aralık ayında "ikinci yarıda gençlere daha fazla şans tanıyacağım" der ama tanımaz. rıdvan bu maçta bu kadar eksikle bile oynamıyorsa, ne zaman oynayacak? bu takım ibrahim kaş’a mahkum olmak zorunda mı? maç başlar başlamaz ilk 2 topta öyle bariz pozisyon hatası yaptı ki kaş, bu hatalardan sonra bakışlarından mantalite olarak bitik olduğunu biz 60 metreden görüyorduk ancak, ilk yarı kendisinin bulunduğu çizgiye yakın oynamasına rağmen denizli göremiyordu bunları. ankaragücü organize şekilde gelmeye gayret ederken, takım geçen haftanın müthiş performansının ekmeğini yeme düşüncesi ile nedense mücadele etmiyordu. ankaragücü’nün bir golü ofsayt gerekçesi ile iptal edilmesi bile uyandırmaya yetmedi takımı. ibrahim kaş’ın üst üste yaptığı hatalar takımda da bir güvensizlik oluşturdu kendisine karşı. ekrem dağ, kaş’a güvenip ileri çıkamadı mesela. çakıldı kaldı sağ bekte ve defans 5′li gibi oynadı. ankaragücü’nün tehlikeli ataklarının hemen hepsi de beşiktaş’ın sağından geldi. defans 5′li gibi oynayınca, fink, necip, uğur orta sahasından kanatlara inme gayretini beklediğimiz beşiktaş’ta kenara inip orta yapmak için de ben tribünden insem olacaktı herhalde zira, sırf ibrahim kaş sebebiyle bir takımda kaleci dahil en az 6 kişi hücuma etki edemiyordu. e böyle bir durumda ancak kafaya çarpan bir topun veya delinho’nun orta amaçlı vurduğu bir topun kaleye girmek üzereyken son anda serkan tarafından engellenmesi izlenir. 2. yarıda ibrahim kaş’ın oyundan alınmasını, serdar özkan veya yusuf’un oyuna dahil olmasını bekledik ancak değişiklik gerçekleşmedi. bir süre sonra kale arkasında ısınan serdar özkan’a işaret edildi dedik "kaş çıkıyor" etrafımdaki birkaç ankaragücü taraftarı bile "tüh ya, ibrahim kaş’ı alacak" demişken, mustafa denizli necip’i aldı. sonra yusuf kenara geldi biz yine "kaş çıkacak" dedik, ankaragücü taraftarları "tüh ibrahim kaş bu sefer çıkıyor" dedi yine bu defa oyundan uğur alındı. tabi bunlar olurken, ibrahim kaş refakâtlerine, müdahale eksikliklerine, çalım yemelerine, çabuk geçilmelerine, faul yapmalarına devam ediyordu ki, sarı karttan hakemin takdiri ile yırtıyordu. vassel’e yaptığı harekette ben şahsen önce topa dokundu gibi gördüm fakat penaltı da verebilirdi hakem. neredeyse 40 yaşındaki vassel’e karşı acziyet içinde olması da ayrıca dikkat çekmesi gerekir. yani bu kötü performasına, beşiktaş’ı eksik oynatmasının yanında, 5′li defans gibi oynamasına sebep olmasının yanında bir de penaltıya sebep olsaydı tüy dikmiş olurdu. ismail köybaşı oyuna girerken takımın ayakta kalan ender adamlarından delinho oyundan alınıp, kaş sahada kalınca ben artık kendisi ve denizli hakkında konuşup duran iç sesimi bile unutmuşken yanımdaki antix grubu mensubu ankaragücü taraftarı, "bu denizli şu maçta ibrahim kaş’ı oyundan almadıysa, puan kaybetmeyi hak etmiştir" deyince sadece gülümseyebildim. beşiktaş bu sırada şanslı olsa gol olacak bir pozisyonda, şanssızlığına küsüp topun direkten dönmesini izledi sadece. "bir şeyler yapsın" diye alınan ismail köybaşı da soldan ceza sahasına girip, boştaki iki adama atmaktan ziyade çalım atmaya girişip, topu ayağına dolaştırınca yapacak pek bir şey de kalmadı. geçen hafta gösterilen mücadelenin 4′te 1′i, yapılan koşunun yarısı, yapılan presin de yarısı bile yapılmayınca puan kaybı da gayet kaçınılmaz oldu. tabi denizli’nin inatları sebebiyle takımın "zorunlu olarak" 5′li defans gibi oynaması da takımı olumsuz yönde etkiledi ve mustafa denizli bu 5′li defans gibi oynayan takımı 90 dakika izledi. mustafa denizli, kaş’ta boncuk yok, anla artık yok gari boncuk! onu kazanmak adına, kasımpaşa maçında da, bu maçta da, şampiyonluk umutlarını bitirdin teker teker. elbette herkes genç bir futbolcunun başarılı olmasını ister ancak, olmuyor. maç sonu ise 19 mayıs "şampiyon bursa" sesleri ile inliyordu coşkuyla, ankaragücü taraftarı’nı takımlarına verdikleri destekten, yaptıkları şovlardan, ettikleri tezahüratlardan, kendileri bildikleri bursa’ya verdikleri destekten ötürü tebrik ediyorum kendi adıma. maç sırasında kavgaya tutuşan beşiktaş taraftarı da maç sonu öğrendiğim kadarıyla "yok yere" kendi aralarında kavga ettiğiyle kalmıştır aynı stadta.
not: yazılarımızı devamlı okuyanlar bilirler ancak, bazı berezilya.com okurlarımız, beni galatasaraylı zannediyorlarmış. iyi bir beşiktaşlı olduğumu ilan etmek isterim.