ülkemizde birçok mesleklerde olduğu gibi, futbol teknik direktörleri de ucuz kahraman olmak hevesindedirler. bu yüzden kulüplerden kayıtsız şartsız yetki isterler. bu yetkiyi de alır almaz, kendilerini kral sanırlar. kulağını, gözünün içinde bulunduğu topluma kapatır ve de kafasından geçen tam fikirleri doğru bilirler. oysa doğruyu bulmak çok zordur. bu düşüncedeki kimselerin bir de yanlarında birkaç goygoycu da bulunursa, kapıldığı komplekslerden kurtulması daha da zor olur.
mustafa denizli, buna iyi bir örnektir. değerli bir futbol adamıdır, ama yukarıda anlatmaya çalıştığım kompleksler içine girmiştir. dünkü maçta beşiktaş karşısına çıkardığı galatasaray'ın b takımı karşısında mustafa denizli, resmen yetkisini kötüye kullanmıştır. mustafa denizli, ne düşünmüştü? kanımızca, 1- beşiktaş'a yenilmekten korkmuştu. 2- bir yengi karşısında ‘beşiktaş'ı bu kadro ile yendim' diyecekti. 3- bir yenilgi karşısında 'zaten b takımı çıkarmıştım' savunması yapacaktı. 4- yenilmekle fenerbahçe'nin şampiyon olamamasından da ruhsal bir haz duyacaktı.
ne düşünürse düşünsün mustafa denizli, dünkü davranışıyla önce spor yazarları turnuvası'nın ciddiyetine gölge düşürmüş, 50 bin lira ödeyerek maça gelen 25 bin seyirciye saygısızlık etmiştir.